Bir kadın sever. Ama sevgisi bir bakış, bir söz, bir gülümseme değildir sadece. O, sevdiği şeyi dönüştürmek ister. Daha iyi hale getirmek. Daha işlevsel, daha derli toplu, daha ‘doğru’ hale sokmak.
Sevgilisini düzeltir. Eşini yönlendirir. Çocuğunu biçimlendirir. Babasıyla bile mücadele eder. Ve en ilginci: İstediklerine ulaştığında bile tam tatmin hissi gelmez.
Peki neden?
Bu Bir Karakter Meselesi Değil, Evrensel Bir Kod
Kadınların “her şeyi düzeltme” refleksi, bireysel değil, evrimsel bir programdır. Binlerce yıl boyunca kadın, hayatta kalmak için sadece uyum sağlamakla kalmamış, bulunduğu ortamı yönetmeye de mecbur kalmıştır.
Çünkü:
- Evde düzen varsa, çocuk hayatta kalır
- Erkek kendine zarar vermiyorsa, kaynak tükenmez
- Aile kontrol altındaysa, dış tehditlere karşı savunma oluşur
Bu durum, zamanla kadınların beyin yapısına şu cümleyi işlemiştir:
“Ben değiştirirsem, dünya daha yaşanabilir olur.”
Bu Bir Kontrol Saplantısı mı? Hayır, Bir Güven Arayışı
Erkek düzensizliği doğal görür. Ama kadın için düzensizlik = tehdit. Kadın bilinçaltı şöyle çalışır:
“Ortamdaki her şey stabil olmalı. Aksi takdirde içimdeki fırtına durmaz.”
Yani kadın dış dünyayı düzeltmeye çalışırken aslında iç dünyasını dengelemeye çalışır. Erkeğin dağınık düşüncelerini düzenlemek istemesi, sadece “onu değiştirme arzusu” değildir. Bu bir savunma mekanizmasıdır.
Peki Neden Değiştirdiğinde Bile Mutlu Olamaz?
Çünkü düzeltme dürtüsü, hedef değil, döngüdür. Yani kadın değiştirir, düzeltir, dönüştürür ama bu onu tamamlamaz. Çünkü o an beyninde şu tetiklenir:
“Demek ki bu da değiştirilebiliyormuş. O zaman daha fazlası neden olmasın?”
Ve bu, bir içgüdüsel paradoks yaratır:
- Kontrol ettikçe kaygı artar
- Düzeldikçe yeni bozukluklar bulunur
- Her şey ‘doğru’ olduğunda bile bir ‘eksiklik’ hissi kalır
Tablo: Kadın Düzeltme Döngüsünün Psikolojik Haritası
Eylem | Altında Yatan Duygu | Beklenen Sonuç | Gerçekleşen Sonuç |
---|---|---|---|
Eşi değiştirmeye çalışmak | Koruma içgüdüsü | Daha güvenli bir ilişki | İlişkinin mekanikleşmesi |
Çocuğa müdahale etmek | Yaralanmasını önlemek | Başarılı bir birey yetiştirmek | Korkuyla büyüyen birey |
Ailesini yönetmeye çalışmak | Bölünmeyi engellemek | Bağlılık oluşturmak | Gizli mesafeler yaratmak |
Peki Bu Duygu Neden Kadınlarda Daha Yoğun?
Çünkü kadın beyni çoklu izleme yapar. Aynı anda çocuğu, eşi, evin düzeni, gelecek planı, sosyal dengeyi tarar. Ve bu tarama sırasında ‘anormallik’ sezdiği her alana dokunma ihtiyacı hisseder.
Bunu erkek genellikle “kontrolcülük” olarak algılar. Ama kadın için bu bir tür iç huzur inşasıdır. Çünkü şunu bilir:
“Eğer ben her şeyi çözmezsem, kimse çözmeyecek.”
Ancak Asıl Çelişki Şurada Başlar
Kadın tüm bu düzeltmeleri “aşk” ile yapar. Ama düzeltildiğini hisseden erkek, genellikle bu süreci “bastırılma” olarak algılar.
Ve böylece kadın kendi içsel çabasını, karşı tarafın ruhsal direnciyle çarpıştırır.
İyileştirme Arzusu, Kontrol Yarası Olur
Kadının düzeltme içgüdüsü, çok zaman sonra kendi içinde de bir boşluk oluşturur. Çünkü şu gerçekle yüzleşir:
“Her şeyi düzenledim. Ama neden içimde hâlâ eksik bir şey var?”
Çünkü düzenlemek, değiştirmek, düzeltmek… asla dışarıda tamamlanmaz. O duygu içeride yer bulmadığı sürece, bütün dünya haritası düz olsa da ruhunda kırıklar kalır.
Ve Belki de Kadınların Bilmesi Gereken En Sessiz Cümle Şudur
“Bazı şeyler bozuk kalmalı. Çünkü bazı duygular sadece eksiklikte gerçek olur.”
Sevgili kadın, senin düzeltme çaban kutsal. Ama unutma: Her şey doğru olduğunda da mutsuz oluyorsan, belki de asıl ‘yanlış’, hiçbir şeyin bozuk olmaması olabilir.