Bir çocuk… gözünü açtığında ipek çarşaflarda, kristal avizelerin altında uyanıyor. Bir başka çocuk… duvarı çatlamış bir odada, sobalı bir kış sabahında nefes alıyor.

İkisinin ortak noktası nedir?

Şudur: Her ikisi de, ait olmadıkları bir dünyaya girince görünmez bir duvarla çarpışacaklardır.

Zenginlikte Büyümek Bir Şans Mı, Bir Tuzak Mı?

Zengin bir hayatta büyümek, dışarıdan parlak görünür. Ama çocukken öğrenilen dünya algısı, görünmez satırlara yazılmıştır. Ve bu satırlar, bir ömür boyunca kişinin gerçekliğini şekillendirir. Şöyle ki:

  • Bir insan 10 yaşına kadar her istediğini kolayca elde ettiyse, hayatın özünü değil, yöntemini öğrenmiştir.
  • Ona göre dünya, erişilebilir ve konforludur. İnsanlar genelde kibardır. Sorunlar çözülür. Zaman bol, para akışkandır.
  • Fakat o kişi 30 yaşında her şeyini kaybederse... ve artık fakirlik içinde yaşamaya başlarsa...

İşte o zaman, kodlama ile gerçeklik çarpışır. Ve bu çarpışma, ruhsal bir parçalanmaya yol açar. Çünkü:

Fakirlik, Zenginlikten Düşene Gaddarca Davranır

Fakir insanlar arasında büyümeyen biri, onların arasında samimiyetsiz olarak görülür. En sıradan bir davranış bile, gösteriş gibi algılanır. Hatta zenginlikten gelen insanlar, çoğu zaman:

“Kendini ne zannediyor?”

etiketiyle karşılanır. Çünkü fakir çevrelerde dayanışma, kısıtlı kaynaklar üzerinde kurulu bir empatidir. Ve bu dengeyi bozan her davranış, tehdit gibi algılanır.

Görünmez Statü Kodları: Fakirlikte Asalet Aranır

Fakirler arasında ‘asalet’ çok farklıdır. Gösterişten uzak, mütevazı, kısıtlı yaşamla onur taşıyan insanlar saygı görür.

Ancak zenginlikten gelen biri, “zarif” olmaya çalıştığında bile bu tavır gibi algılanır. Çünkü kodlar farklıdır. Düşmüş zengin, fakirin gözünde doğallıktan sapmıştır.

Tablo: Sınıf Atlamada Görünmeyen Engeller

Kişi Profili Sınıf Geçiş Yönü Kabul Görmeme Nedeni Toplumsal Tepki
Zenginlikte Büyüyüp Sonradan Fakirleşen Yukarıdan Aşağı Alışkanlıklarının ‘gösterişli’ olması Yadırganma, dışlanma
Fakirlikte Büyüyüp Zenginleşen Aşağıdan Yukarı Davranışlarındaki ‘hamlık’ Maskeli kabul, gizli küçümseme

Zenginlikten Düşene Sürgün, Fakirlikten Yükselene Tiyatro

Zenginlikten düşen biri artık ait olmadığı bir sınıfın eşiğindedir. Ama fakirlikten çıkan biri de, hiçbir zaman ‘o aileden’ sayılmaz.

Bir kadının çatalı tutuş şekli, kahkaha atarkenki ses tonu, çocuğunu azarlama biçimi, giydiği pantolonun paça boyu bile… onun hala ‘içten içe fakir’ olduğunu bağırır gibi olur. Ve zengin çevreler bunu görür. Anlar. Hisseder.

Yüzüne gülümserler ama davet etmezler. İş verirler ama içeri almazlar. Evet derler ama dost olmazlar.

Sınıfsal Kader Kodları: Asıl Değişmeyen Yapı İçeridedir

Çocukken öğrendiğin yaşam dili, yetişkinliğinde banka hesabından daha güçlüdür. Para kazanabilirsin, kıyafet değiştirebilirsin, semtini yükseltebilirsin.

Ama sofraya oturma biçimin, güven algın, dostluk tanımın, gülme biçimin... bunlar .

Bu Çarpıcı Gerçekle Ne Yapmalı?

Gerçek şu: İnsanlar içsel sınıflarını değiştirmekte zorlanır. Ve topluluklar, sınıf geçişlerini görünür olsa da, duygusal olarak kolay kolay kabul etmez.

İşte bu yüzden, zengin bir geçmişe sahip kişi fakirliği kaldıramaz. Fakirlikte büyümüş biri zenginleşse bile, asla “onlardan biri” olmaz.

Çünkü sınıf dediğimiz şey sadece ekonomi değil, kültürel kodlarla örülmüş bir bilinçaltı haritasıdır.

Ve Bu Harita, Para Değil, Hafıza ile Çizilmiştir

Belki çözüm, sınıfları aşmakta değil, bu kodların farkına varmakta yatıyor. Çünkü belki de insan, ne fakirdir, ne zengin… Sadece ait olmadığı bir sahnede, yanlış replikleri ezberlemeye zorlanan bir oyuncudur.

<p>Bir çocuk… gözünü açtığında ipek çarşaflarda, kristal avizelerin altında uyanıyor. Bir başka çocuk… duvarı çatlamış bir odada, sobalı bir kış sabahında nefes alıyor.</p> <p>İkisinin ortak noktası nedir?</p> <p>Şudur: <strong>Her ikisi de, ait olmadıkları bir dünyaya girince görünmez bir duvarla çarpışacaklardır.</strong></p> <h2>Zenginlikte Büyümek Bir Şans Mı, Bir Tuzak Mı?</h2> <p>Zengin bir hayatta büyümek, dışarıdan parlak görünür. Ama çocukken öğrenilen dünya algısı, görünmez satırlara yazılmıştır. Ve bu satırlar, bir ömür boyunca kişinin gerçekliğini şekillendirir. Şöyle ki:</p> <ul> <li>Bir insan 10 yaşına kadar her istediğini kolayca elde ettiyse, hayatın özünü değil, <em>yöntemini</em> öğrenmiştir.</li> <li>Ona göre dünya, erişilebilir ve konforludur. İnsanlar genelde kibardır. Sorunlar çözülür. Zaman bol, para akışkandır.</li> <li>Fakat o kişi 30 yaşında her şeyini kaybederse... ve artık fakirlik içinde yaşamaya başlarsa...</li> </ul> <p>İşte o zaman, kodlama ile gerçeklik çarpışır. Ve bu çarpışma, ruhsal bir parçalanmaya yol açar. Çünkü:</p> <h2>Fakirlik, Zenginlikten Düşene Gaddarca Davranır</h2> <p>Fakir insanlar arasında büyümeyen biri, onların arasında <strong>samimiyetsiz</strong> olarak görülür. En sıradan bir davranış bile, gösteriş gibi algılanır. Hatta zenginlikten gelen insanlar, çoğu zaman:</p> <blockquote>“Kendini ne zannediyor?”</blockquote> <p>etiketiyle karşılanır. Çünkü fakir çevrelerde dayanışma, <em>kısıtlı kaynaklar üzerinde kurulu bir empatidir</em>. Ve bu dengeyi bozan her davranış, tehdit gibi algılanır.</p> <h2>Görünmez Statü Kodları: Fakirlikte Asalet Aranır</h2> <p>Fakirler arasında ‘asalet’ çok farklıdır. Gösterişten uzak, mütevazı, kısıtlı yaşamla onur taşıyan insanlar saygı görür.</p> <p>Ancak zenginlikten gelen biri, “zarif” olmaya çalıştığında bile bu <strong>tavır gibi</strong> algılanır. Çünkü kodlar farklıdır. Düşmüş zengin, fakirin gözünde <em>doğallıktan sapmış</em>tır.</p> <h2>Tablo: Sınıf Atlamada Görünmeyen Engeller</h2> <table border="1" cellpadding="6" cellspacing="0"> <tbody> <tr> <th>Kişi Profili</th> <th>Sınıf Geçiş Yönü</th> <th>Kabul Görmeme Nedeni</th> <th>Toplumsal Tepki</th> </tr> <tr> <td>Zenginlikte Büyüyüp Sonradan Fakirleşen</td> <td>Yukarıdan Aşağı</td> <td>Alışkanlıklarının ‘gösterişli’ olması</td> <td>Yadırganma, dışlanma</td> </tr> <tr> <td>Fakirlikte Büyüyüp Zenginleşen</td> <td>Aşağıdan Yukarı</td> <td>Davranışlarındaki ‘hamlık’</td> <td>Maskeli kabul, gizli küçümseme</td> </tr> </tbody> </table> <h2>Zenginlikten Düşene Sürgün, Fakirlikten Yükselene Tiyatro</h2> <p>Zenginlikten düşen biri artık ait olmadığı bir sınıfın eşiğindedir. Ama fakirlikten çıkan biri de, hiçbir zaman ‘o aileden’ sayılmaz.</p> <p>Bir kadının çatalı tutuş şekli, kahkaha atarkenki ses tonu, çocuğunu azarlama biçimi, giydiği pantolonun paça boyu bile… onun hala ‘içten içe fakir’ olduğunu bağırır gibi olur. Ve zengin çevreler bunu görür. Anlar. Hisseder.</p> <p>Yüzüne gülümserler ama davet etmezler. İş verirler ama içeri almazlar. Evet derler ama dost olmazlar.</p> <h2>Sınıfsal Kader Kodları: Asıl Değişmeyen Yapı İçeridedir</h2> <p>Çocukken öğrendiğin yaşam dili, yetişkinliğinde banka hesabından daha güçlüdür. Para kazanabilirsin, kıyafet değiştirebilirsin, semtini yükseltebilirsin.</p> <p>Ama sofraya oturma biçimin, güven algın, dostluk tanımın, gülme biçimin... bunlar .</p> <h2>Bu Çarpıcı Gerçekle Ne Yapmalı?</h2> <p>Gerçek şu: İnsanlar içsel sınıflarını değiştirmekte zorlanır. Ve topluluklar, sınıf geçişlerini görünür olsa da, duygusal olarak kolay kolay kabul etmez.</p> <p>İşte bu yüzden, zengin bir geçmişe sahip kişi fakirliği kaldıramaz. Fakirlikte büyümüş biri zenginleşse bile, asla <em>“onlardan biri”</em> olmaz.</p> <p>Çünkü sınıf dediğimiz şey sadece ekonomi değil, <strong>kültürel kodlarla örülmüş bir bilinçaltı haritasıdır</strong>.</p> <h2>Ve Bu Harita, Para Değil, Hafıza ile Çizilmiştir</h2> <p>Belki çözüm, sınıfları aşmakta değil, bu kodların farkına varmakta yatıyor. Çünkü belki de insan, ne fakirdir, ne zengin… Sadece ait olmadığı bir sahnede, yanlış replikleri ezberlemeye zorlanan bir oyuncudur.</p>