İçinde bir boşluk var. Ne zaman oluştuğunu bilmiyorsun. Nereden geldiğini de. Ama orada. Derin. Sessiz. Ve dolmayan bir yer gibi. Bazen kalbinde hissediyorsun, bazen mide çukurunda. Ama isim veremiyorsun.

Çünkü özlüyorsun. Ama kimi özlediğini bilmiyorsun. Bir yüz yok. Bir isim yok. Bir hikâye yok. Sadece... yokluk var. Ve bu yazı, o yokluğun kim olduğunu değil, senin hangi versiyonunu kaybettiğini arayacak.

Yöntem 1: Hatırlamadıklarını Listele

Unutulan her şey silinmiş değildir. Sadece bastırılmıştır. Bu yöntemde yapman gereken, geçmişten özlediğin kişileri değil... hatırlayamadığın duyguları yazmak:

  • En son ne zaman “gerçekten güvende” hissettin?
  • Hangi kokuyu hatırlayamıyorsun ama duyunca tanıyorsun?
  • Hangi sesi duyduğunda gözlerin doluyor ama nedenini bilmiyorsun?

Bu listeyi oluşturduğunda fark edeceksin ki, özlediğin kişi bir başkası değil. Senin, o anlarda var olan versiyonun. Belki sekiz yaşındaki halin. Belki gelecekte asla yaşayamayacağını bildiğin biri. Ama her durumda... o eksik sensin.

Yöntem 2: Gölge İfade Tekniği

Hiçbir şey düşünmeden yaz. Ama yazdığın kelimelere değil, yazmadıklarına bak. “Nasılsın?” sorusuna “iyiyim” diyorsan, eksik olan “kırgınım” olabilir.

Bir gün boyunca otomatik yazı denemesi yap. Cümlelerin içine sızan isim dışı kavramları topla: sessizlik, dokunma, pencere, uzaklık... Bu kelimeler, sana eksik olanın metaforlarını verir.

Ve bazen eksik olan, bir insan değil; hiç konuşulmayan bir duygudur.

Yöntem 3: Rüya Paralaksı

Her sabah uyandığında ilk 10 saniyeye dikkat et. O anlar zihnin dış müdahalesiz alanıdır. Eğer sürekli bir yüz görüyorsan, bir yer, bir his... ama uyanınca unutuyorsan; bilinçli kimliğin, seni birinden koruyor olabilir.

Rüya defteri tut. Ama kelimelerle değil. Sadece şekillerle. Karaladığın çizimlerin içine bak. Eksik olan, bir insan değil, senin ulaşamadığın bir frekans olabilir.

Yöntem 4: Geriye Doğru Özlem Yansıması

Bir filmi geri sarar gibi, hayatını tersten gözden geçir. Her anıya, “burada biri daha olmalıydı” sorusunu sor. O boşluğu hissettiğin sahnelerde... eksik olan yalnız bir insan değil, sana eşlik etmesi gereken ama gelmemiş olan kader parçasıdır.

İşte onu özlüyorsun. Ama adı yok. Çünkü hiç gerçekleşmedi. Ve bu yüzden, en derin özlem, yaşanmamış olana duyulandır.

Yöntem 5: Var Olmamış Sevgi Arşivi

Hafızanda “şu anı biriyle paylaşsaydım” dediğin anları topla. Bunlar, bilinçaltının sahipsiz sevgi kayıtlarıdır. Çünkü sevgi, verilmeyince çürüyen bir şey değildir. Kime ait olduğunu bilmeden de birikir. Ve işte o birikinti... özlemin kendisidir.

Yani eksik olan sadece “biri” değil. Eksik olan, senin verecek olup da veremediğin sevgidir.

Ve Belki En Sarsıcı Gerçek Şudur

Senin özlediğin şey, bir kişi bile olmayabilir. Belki bu hayatta hiç yaşanmamış bir paralel gerçekliktir. Belki başka bir evrende kalan bir tanışma. Belki hiç doğmamış bir dostluk. Belki ertelediğin bir kelimenin yankısı.

Ve işte o yüzden, kim olduğunu bile bilmeden özlüyorsun. Çünkü seni eksik bırakan şeyin adı yok.

Genel Olarak Baktığımızda bu bir, Kabul

Eksik biri yok. Eksik, senin tamamlanmamış halin. Belki özlemle değil... cesaretle dolman gerekiyor. Çünkü kimi özlediğini bile bilmiyorsan, muhtemelen en çok:

“Hiç olamadığın ama hep hissettiğin seni” özlüyorsundur.
<p>İçinde bir boşluk var. Ne zaman oluştuğunu bilmiyorsun. Nereden geldiğini de. Ama orada. Derin. Sessiz. Ve dolmayan bir yer gibi. Bazen kalbinde hissediyorsun, bazen mide çukurunda. Ama isim veremiyorsun.</p> <p>Çünkü özlüyorsun. Ama kimi özlediğini bilmiyorsun. Bir yüz yok. Bir isim yok. Bir hikâye yok. Sadece... yokluk var. Ve bu yazı, o yokluğun kim olduğunu değil, <strong>senin hangi versiyonunu kaybettiğini</strong> arayacak.</p> <h3>Yöntem 1: Hatırlamadıklarını Listele</h3> <p>Unutulan her şey silinmiş değildir. Sadece bastırılmıştır. Bu yöntemde yapman gereken, geçmişten özlediğin kişileri değil... <strong>hatırlayamadığın duyguları</strong> yazmak:</p> <ul> <li>En son ne zaman “gerçekten güvende” hissettin?</li> <li>Hangi kokuyu hatırlayamıyorsun ama duyunca tanıyorsun?</li> <li>Hangi sesi duyduğunda gözlerin doluyor ama nedenini bilmiyorsun?</li> </ul> <p>Bu listeyi oluşturduğunda fark edeceksin ki, özlediğin kişi bir başkası değil. <strong>Senin, o anlarda var olan versiyonun.</strong> Belki sekiz yaşındaki halin. Belki gelecekte asla yaşayamayacağını bildiğin biri. Ama her durumda... o eksik sensin.</p> <h3>Yöntem 2: Gölge İfade Tekniği</h3> <p>Hiçbir şey düşünmeden yaz. Ama yazdığın kelimelere değil, <strong>yazmadıklarına</strong> bak. “Nasılsın?” sorusuna “iyiyim” diyorsan, eksik olan “kırgınım” olabilir.</p> <p>Bir gün boyunca otomatik yazı denemesi yap. Cümlelerin içine sızan isim dışı kavramları topla: sessizlik, dokunma, pencere, uzaklık... Bu kelimeler, sana eksik olanın metaforlarını verir.</p> <p>Ve bazen eksik olan, bir insan değil; <strong>hiç konuşulmayan bir duygudur.</strong></p> <h3>Yöntem 3: Rüya Paralaksı</h3> <p>Her sabah uyandığında ilk 10 saniyeye dikkat et. O anlar zihnin dış müdahalesiz alanıdır. Eğer sürekli bir yüz görüyorsan, bir yer, bir his... ama uyanınca unutuyorsan; <strong>bilinçli kimliğin, seni birinden koruyor olabilir.</strong></p> <p>Rüya defteri tut. Ama kelimelerle değil. Sadece şekillerle. Karaladığın çizimlerin içine bak. Eksik olan, bir insan değil, senin ulaşamadığın bir frekans olabilir.</p> <h3>Yöntem 4: Geriye Doğru Özlem Yansıması</h3> <p>Bir filmi geri sarar gibi, hayatını tersten gözden geçir. Her anıya, “burada biri daha olmalıydı” sorusunu sor. O boşluğu hissettiğin sahnelerde... eksik olan yalnız bir insan değil, <strong>sana eşlik etmesi gereken ama gelmemiş olan kader parçasıdır.</strong></p> <p>İşte onu özlüyorsun. Ama adı yok. Çünkü hiç gerçekleşmedi. Ve bu yüzden, en derin özlem, yaşanmamış olana duyulandır.</p> <h3>Yöntem 5: Var Olmamış Sevgi Arşivi</h3> <p>Hafızanda “şu anı biriyle paylaşsaydım” dediğin anları topla. Bunlar, bilinçaltının <strong>sahipsiz sevgi kayıtlarıdır.</strong> Çünkü sevgi, verilmeyince çürüyen bir şey değildir. Kime ait olduğunu bilmeden de birikir. Ve işte o birikinti... özlemin kendisidir.</p> <p>Yani eksik olan sadece “biri” değil. Eksik olan, <strong>senin verecek olup da veremediğin sevgidir.</strong></p> <h3>Ve Belki En Sarsıcı Gerçek Şudur</h3> <p>Senin özlediğin şey, bir kişi bile olmayabilir. Belki bu hayatta hiç yaşanmamış bir paralel gerçekliktir. Belki başka bir evrende kalan bir tanışma. Belki hiç doğmamış bir dostluk. Belki ertelediğin bir kelimenin yankısı.</p> <blockquote>Ve işte o yüzden, kim olduğunu bile bilmeden özlüyorsun. Çünkü seni eksik bırakan şeyin adı yok.</blockquote> <h3>Genel Olarak Baktığımızda bu bir, Kabul</h3> <p>Eksik biri yok. Eksik, senin tamamlanmamış halin. Belki özlemle değil... cesaretle dolman gerekiyor. Çünkü kimi özlediğini bile bilmiyorsan, muhtemelen en çok:</p> <blockquote>“Hiç olamadığın ama hep hissettiğin seni” özlüyorsundur.</blockquote>