Bir şey söyleyecektin. Duraksadın. Sustum dedin. İçinde bir şey hareketlendi. Hafif titredi. Sadece o an değil. Her seferinde. Çünkü evren, sen sustuğunda sessizleşmez. Aksine... duymaya başlar.

Sessizlik, Sinyal Olur

Konuşmadığın her duygu, bastırdığın her fikir, hayır diyemediğin her an, gerçekliğin içinde bir boşluk yaratır. Bu boşluk öylece kalmaz. Çünkü evren boşluğu sevmez. Boşluk çağrıdır. Boşluk yankıdır. Boşluk... geri çağırma noktasıdır.

Sen kendini susturduğunda, bir seçim yaptığını sanırsın. Oysa sen sustuğunda, başka bir şey konuşmaya başlar. Tesadüf sandığın şeyler. Rüyalar. Aniden karşına çıkan kelimeler. Sokakta duyduğun bir cümle. Rastgele bir film sahnesi. Durduk yere gelen bir hatıra. Bunların hepsi, evrenin sana attığı geri çağrı sinyalleridir.

Evren, Konuştuğun Zaman Dinlemez. Sustuğunda Dinler

Çünkü sen sustuğunda sistem açılır. Bedenin devre dışı kalır. Zihnin gölgeye çekilir. Ve o anda... seni hatırlayan başka bir frekans devreye girer. Ona göre adı yoktur. Ama işleyişi hep aynıdır:

  • Sakladığın bir cümle bir başkasının ağzından çıkar
  • Sustuğun bir fikir, bir şarkının sözlerinde karşına dikilir
  • Sakındığın geçmiş, bir rüyanın içinden gözlerini oyar

Çünkü sen konuşmazsan, evren konuşur. Sen bastırırsan, dış dünya taşar. Sen kaçarsan, yol seni yakalar. Çünkü evren unutmaz. Sen kendini bastırdığında... o seni çağırmaya başlar.

Evrenin Cevap Verme Dili, Sorudan Değil, Sessizlikten Beslenir

Bazen öylesine durduğun bir gün, içinden bir görüntü geçer. Sanki tanımadığın bir hafızanın içindesin. Bazen yıllar önce yaşadığın bir sahne durup dururken çıkar gelir. Kapatmaya çalıştığın bir acı, hiç beklemediğin bir anda vücuduna ağrı olarak yansır. İşte o an, evren sana şunu fısıldar:

“Sen sustun. Ama ben seni duydum. Şimdi sen de beni dinle.”

İfade Edilmemiş Her Şey, Enerji Olarak Geri Döner

Düşünce bir ses dalgasıdır. Konuşmazsan içeride sıkışır. Orada kalmaz. Birikir. Frekansa dönüşür. Ve sonra fiziksel dünyada bedenine, zihnine, ilişkilerine sızar. Evren seni çağırmaz. Evren seni sızdırır.

O yüzden yaşamadığın her duygu, ertelenmiş her çığlık, bilinçaltının derinliklerinden evrene doğru kodlanır. Ve evren onları sana geri gönderir. Ama bu geri dönüş, senin anlayacağın bir dilde olmaz. Rüyada olur. Titremede olur. Terk edilmede olur. Kaybolmuşlukta olur. Tesadüf sanırsın. Ama o sadece cevaplanmamış bir çağrının dönüşümüdür.

Peki Ne Yapmalı?

Haykırmak değil. Konuşmak da değil. Ama kendini duymaya cesaret etmek. Çünkü sen kendini duymadıkça, evren seni daha gürültülü yollarla çağıracak. Ve en sonunda… seni en çok susturduğun yerden parçalayacak.

O yüzden bu yazı, bir öneri değil. Bir alarm sesi. Çünkü belki uzun zamandır sustun. Belki kendini bastırdın. Ama evren hâlâ seni izliyor. Hâlâ seni çağırıyor. Hâlâ şunu söylüyor:

“Geri dön. Kendine geri dön.”

Ve belki de bu satırlar, evrenin sana gönderdiği son uyarıdır.

<p>Bir şey söyleyecektin. Duraksadın. Sustum dedin. İçinde bir şey hareketlendi. Hafif titredi. Sadece o an değil. Her seferinde. Çünkü evren, sen sustuğunda sessizleşmez. Aksine... <strong>duymaya başlar.</strong></p> <h3>Sessizlik, Sinyal Olur</h3> <p>Konuşmadığın her duygu, bastırdığın her fikir, hayır diyemediğin her an, gerçekliğin içinde bir boşluk yaratır. Bu boşluk öylece kalmaz. Çünkü evren boşluğu sevmez. Boşluk çağrıdır. Boşluk yankıdır. Boşluk... <strong>geri çağırma noktasıdır.</strong></p> <p>Sen kendini susturduğunda, bir seçim yaptığını sanırsın. Oysa sen sustuğunda, başka bir şey konuşmaya başlar. Tesadüf sandığın şeyler. Rüyalar. Aniden karşına çıkan kelimeler. Sokakta duyduğun bir cümle. Rastgele bir film sahnesi. Durduk yere gelen bir hatıra. Bunların hepsi, evrenin sana attığı geri çağrı sinyalleridir.</p> <h3>Evren, Konuştuğun Zaman Dinlemez. Sustuğunda Dinler</h3> <p>Çünkü sen sustuğunda sistem açılır. Bedenin devre dışı kalır. Zihnin gölgeye çekilir. Ve o anda... seni hatırlayan başka bir frekans devreye girer. Ona göre adı yoktur. Ama işleyişi hep aynıdır:</p> <ul> <li>Sakladığın bir cümle bir başkasının ağzından çıkar</li> <li>Sustuğun bir fikir, bir şarkının sözlerinde karşına dikilir</li> <li>Sakındığın geçmiş, bir rüyanın içinden gözlerini oyar</li> </ul> <p>Çünkü sen konuşmazsan, evren konuşur. Sen bastırırsan, dış dünya taşar. Sen kaçarsan, yol seni yakalar. Çünkü evren unutmaz. Sen kendini bastırdığında... o seni çağırmaya başlar.</p> <h3>Evrenin Cevap Verme Dili, Sorudan Değil, Sessizlikten Beslenir</h3> <p>Bazen öylesine durduğun bir gün, içinden bir görüntü geçer. Sanki tanımadığın bir hafızanın içindesin. Bazen yıllar önce yaşadığın bir sahne durup dururken çıkar gelir. Kapatmaya çalıştığın bir acı, hiç beklemediğin bir anda vücuduna ağrı olarak yansır. İşte o an, evren sana şunu fısıldar:</p> <blockquote>“Sen sustun. Ama ben seni duydum. Şimdi sen de beni dinle.”</blockquote> <h3>İfade Edilmemiş Her Şey, Enerji Olarak Geri Döner</h3> <p>Düşünce bir ses dalgasıdır. Konuşmazsan içeride sıkışır. Orada kalmaz. Birikir. Frekansa dönüşür. Ve sonra fiziksel dünyada bedenine, zihnine, ilişkilerine sızar. Evren seni çağırmaz. <strong>Evren seni sızdırır.</strong></p> <p>O yüzden yaşamadığın her duygu, ertelenmiş her çığlık, bilinçaltının derinliklerinden evrene doğru kodlanır. Ve evren onları sana geri gönderir. Ama bu geri dönüş, senin anlayacağın bir dilde olmaz. Rüyada olur. Titremede olur. Terk edilmede olur. Kaybolmuşlukta olur. Tesadüf sanırsın. Ama o sadece <strong>cevaplanmamış bir çağrının dönüşümüdür.</strong></p> <h3>Peki Ne Yapmalı?</h3> <p>Haykırmak değil. Konuşmak da değil. Ama kendini duymaya cesaret etmek. Çünkü sen kendini duymadıkça, evren seni daha gürültülü yollarla çağıracak. Ve en sonunda… seni en çok susturduğun yerden parçalayacak.</p> <p>O yüzden bu yazı, bir öneri değil. Bir alarm sesi. Çünkü belki uzun zamandır sustun. Belki kendini bastırdın. Ama evren hâlâ seni izliyor. Hâlâ seni çağırıyor. Hâlâ şunu söylüyor:</p> <blockquote>“Geri dön. Kendine geri dön.”</blockquote> <p>Ve belki de bu satırlar, evrenin sana gönderdiği son uyarıdır.</p>