Kendini aradığını sanıyorsun. Kitap okuyorsun. Terapiye gidiyorsun. Meditasyon yapıyorsun. “Ben kimim?” diye soruyorsun. Ama dürüst olalım. Gerçekten bulmak istiyor musun?

Çünkü asıl korkun; kendini bulamamak değil. Asıl korkun... gerçek seni gerçekten bulmak.

Gerçek Sen Nasıl Biri?

Gerçek sen belki kibirli. Belki kırılgan. Belki bencil. Belki güçsüz. Belki aptalca duygulara sahip. Belki kimsenin sevmeyeceği biri. Belki senin bile.

Çünkü bugüne kadar giydiğin her maske seni korudu. Her cümle, her rol, her kahkaha bir bariyerdi. İnsanlar seni sevsin diye, sen kendinden saklandın. Ve şimdi soruyu duyduğunda yutkunuyorsun:

Gerçek seni bir gün bulsan, ona sarılır mısın… yoksa sırtını mı dönersin?

Çünkü Gerçeklik Çıplaktır

Gerçek seni bulduğunda, onu makyajla saklayamazsın. Sosyal medya filtresi yok. Başarı hikayesi yok. Kendini iyi gösteren bir iş kartı, akademik unvan, pahalı kıyafet... yok.

Orada yalnızca şu var: Çocukluğundan beri kaçtığın çıplak halin.

Belki sevgi açlığıyla dolu. Belki hiç sevilmediğini düşünen biri. Belki içinden çıkmayan öfkeyle var olmuş. Belki sadece “varım” diyebilmek için her gün kendini yeniden icat eden bir silüet.

Peki Sevebilir misin Onu?

Belki sevmek zorundasın. Çünkü kimse onu sevmeyecek. Çünkü herkes seni tanıdığı kadarıyla kabul etti. Ama gerçek sen… hâlâ hiç sevilmedi.

Ve burada, bu satırlarda, belki ilk kez biri sana şu soruyu dürüstçe soruyor:

Sen, seni sever misin?

Gerçek Seni Görsen Ne Yaparsın?

Belki kaçarsın. Belki inkâr edersin. Belki yok sayarsın. Belki “bu ben değilim” dersin. Ama sonra... susarsın. Çünkü sen o’sun. Ve onu inkâr etmek, kendi içinde ölmektir.

Belki o seni yıllardır bekliyor. Bütün sahte cümlelerin arkasında. “İyiyim” derken. “Sorun yok” derken. O hep orada durdu. Senin cesaretini bekledi.

Belki de O Yüzden Yalnızsın

Çünkü seni kimse tanımadı. Çünkü sen kendini göstermedin. Çünkü gerçek seni, sen bile sevmeye cesaret edemedin. O yüzden insanlar sana değil, gösterdiğin yansımaya bağlandı.

Ve sen hâlâ sevilmediğini hissediyorsun. Çünkü sevilen şey sen değilsin. Senin tiyatron. Senin vitrin hâlin. Senin güzelce paketlenmiş masken.

Gerçek Sevgiyi Hissetmek İçin...

...önce kendine gerçek olmalısın. Bu kolay değil. Acıtır. Ama kurtuluş orada başlar. Çünkü insan ancak kendini kabul ettiğinde bir başkası tarafından gerçekten sevilmeye hazır olur.

Ve bir gün... aynaya baktığında, tüm kusurlarınla, tüm hatalarınla, tüm kırıklarınla... kendine sadece şunu diyebilirsen:

“Evet... seni tanıyorum. Ve evet... seni seviyorum.”

İşte o an... belki ilk kez gerçeksindir.

<p>Kendini aradığını sanıyorsun. Kitap okuyorsun. Terapiye gidiyorsun. Meditasyon yapıyorsun. “Ben kimim?” diye soruyorsun. Ama dürüst olalım. Gerçekten bulmak istiyor musun?</p> <p>Çünkü asıl korkun; kendini bulamamak değil. Asıl korkun... <strong>gerçek seni gerçekten bulmak</strong>.</p> <h3>Gerçek Sen Nasıl Biri?</h3> <p>Gerçek sen belki kibirli. Belki kırılgan. Belki bencil. Belki güçsüz. Belki aptalca duygulara sahip. Belki kimsenin sevmeyeceği biri. Belki senin bile.</p> <p>Çünkü bugüne kadar giydiğin her maske seni korudu. Her cümle, her rol, her kahkaha bir bariyerdi. İnsanlar seni sevsin diye, sen kendinden saklandın. Ve şimdi soruyu duyduğunda yutkunuyorsun:</p> <blockquote>Gerçek seni bir gün bulsan, ona sarılır mısın… yoksa sırtını mı dönersin?</blockquote> <h3>Çünkü Gerçeklik Çıplaktır</h3> <p>Gerçek seni bulduğunda, onu makyajla saklayamazsın. Sosyal medya filtresi yok. Başarı hikayesi yok. Kendini iyi gösteren bir iş kartı, akademik unvan, pahalı kıyafet... yok.</p> <p>Orada yalnızca şu var: <strong>Çocukluğundan beri kaçtığın çıplak halin.</strong></p> <p>Belki sevgi açlığıyla dolu. Belki hiç sevilmediğini düşünen biri. Belki içinden çıkmayan öfkeyle var olmuş. Belki sadece “varım” diyebilmek için her gün kendini yeniden icat eden bir silüet.</p> <h3>Peki Sevebilir misin Onu?</h3> <p>Belki sevmek zorundasın. Çünkü kimse onu sevmeyecek. Çünkü herkes seni tanıdığı kadarıyla kabul etti. Ama gerçek sen… hâlâ hiç sevilmedi.</p> <p>Ve burada, bu satırlarda, belki ilk kez biri sana şu soruyu dürüstçe soruyor:</p> <blockquote>Sen, seni sever misin?</blockquote> <h3>Gerçek Seni Görsen Ne Yaparsın?</h3> <p>Belki kaçarsın. Belki inkâr edersin. Belki yok sayarsın. Belki “bu ben değilim” dersin. Ama sonra... susarsın. Çünkü sen o’sun. Ve onu inkâr etmek, kendi içinde ölmektir.</p> <p>Belki o seni yıllardır bekliyor. Bütün sahte cümlelerin arkasında. “İyiyim” derken. “Sorun yok” derken. O hep orada durdu. Senin cesaretini bekledi.</p> <h3>Belki de O Yüzden Yalnızsın</h3> <p>Çünkü seni kimse tanımadı. Çünkü sen kendini göstermedin. Çünkü gerçek seni, sen bile sevmeye cesaret edemedin. O yüzden insanlar sana değil, gösterdiğin yansımaya bağlandı.</p> <p>Ve sen hâlâ sevilmediğini hissediyorsun. Çünkü sevilen şey sen değilsin. Senin tiyatron. Senin vitrin hâlin. Senin güzelce paketlenmiş masken.</p> <h3>Gerçek Sevgiyi Hissetmek İçin...</h3> <p>...önce kendine gerçek olmalısın. Bu kolay değil. Acıtır. Ama kurtuluş orada başlar. Çünkü insan ancak kendini kabul ettiğinde bir başkası tarafından <strong>gerçekten sevilmeye</strong> hazır olur.</p> <p>Ve bir gün... aynaya baktığında, tüm kusurlarınla, tüm hatalarınla, tüm kırıklarınla... kendine sadece şunu diyebilirsen:</p> <blockquote>“Evet... seni tanıyorum. Ve evet... seni seviyorum.”</blockquote> <p>İşte o an... belki ilk kez gerçeksindir.</p>