Her sabah gözünü açarken "bugün bir şeyler farklı olacak" diyen bir iç ses vardır. Yeni bir şehirde uyanmak, başka biri gibi davranmak, her şeyi silip sıfırdan başlamak... Ama o iç ses, akşam olduğunda yorgun bir iç çekişe dönüşür: "Yarın olur belki..."
Peki neden? Neden hayal ettiğimiz hayatı yaşamak yerine, aynı kahve kupasını aynı köşeden içmeye devam ederiz?
Kafamızdaki Yeni Hayat Ne Kadar Gerçek?
Hayalini kurduğumuz o bambaşka hayat genellikle bir kurgu. Bir sinema sahnesi gibi... Başrolde biz varız ama senaryo, başkalarının istediği gibi yazılmış. Daha mutlu, daha başarılı, daha zengin, daha özgür biri olmayı isteriz. Ama bu dahalar bizim mi gerçekten, yoksa başkalarından mı ödünç alındı?
Çoğu insanın değişmek istediği hayat, aslında onlara ait bile değildir. Onlar sadece sıkıldıkları hayatı bırakmak ister, ama neye geçeceklerini bilmezler. Bu yüzden de adım atamazlar. Çünkü yeni bir hayat, sadece eski hayattan kaçmak değil, yeni bir benliği de taşımayı gerektirir.
Konfor Alanı Denilen Tuhaf Hapishane
İnsan beyni, hayatta kalmak için riskten kaçar. Bu biyolojik gerçek, modern dünyada başka bir anlam kazanıyor. Rutinler, tekrarlar ve alışkanlıklar bize güven verir. Değişim ise bilinmezliktir. Bilinmezlik, beyin için tehdittir. Ve tehdit karşısında en güçlü silah: ertelemek.
Bu yüzden hayaller kurarız ama onları askıya alırız. Tavan arasına kaldırılmış bavullar gibi Belki bir gün lazım olur. Ama çoğu zaman olmaz.
Yeni Hayata Başlama Hayali Bir Uyuşturucu Olabilir Mi?
İlginç bir fikir: Belki de yeni bir hayatı arzulamak, bir tür içsel uyuşturucudur. Gelecekte bambaşka biri olacağımıza dair inanç, bugünkü sıkışmışlığa katlanmamızı kolaylaştırır. Oysa bu inanç çoğu zaman hareket üretmez. Sadece yatıştırır.
Hayalini kurduğumuz değişim, bizi değiştirmiyor. Sadece mevcut kimliğimizin sıkıcılığını geçici olarak unutturuyor. Tıpkı ertelediğimiz egzersiz planları gibi. Hep "yarın" yapılacak.
Peki Ya Değişmek Gerçekten Korkutucudur?
Yeni bir hayata başlamak demek, eski seni öldürmek demek olabilir mi? İnsan çoğu zaman, alıştığı benliği kaybetmekten korkar. İyi ya da kötü, tanıdık bir benliktir o. Oysa yepyeni bir hayat, yepyeni kararlar, yepyeni sorumluluklar ve bolca yalnızlık da getirir.
Yeni hayatın faturası, sadece cesaretle ödenmez. Kimi zaman acı gerekir, kimi zaman yalnızlık. Ve çoğu insan, bu bedeli göze alamaz. Hayalini kurduğu şeyin, gerçekliğini kaldıramaz.
Bazı İnsanlar Değişemez Değil, Değişmek İstemez
Belki de herkes değişmek istemez. Değişmek istediğini düşünür ama aslında sadece kaçmak ister. Gerçek değişim, kendinle yüzleşmeyi gerektirir. Yaralarınla, eksiklerinle, geçmişinle barışmayı...
Kaçmak kolaydır, dönüşmek zordur. Bu yüzden çoğu insan yeni bir hayata başlamaz. Sadece, bir gün başlayacağı hayalini süsler.
Kendini Baştan Yazmak: Kolay Değil, Ama İmkânsız Değil
Yine de bazıları başarır. Kendi hayatını yıkan, kendi duvarlarını yıkan insanlar vardır. Ama onlar değişimi hayal etmezler, değişimin acısını göze alırlar. Aynı kalmamak, aynı kalmaktan daha zor olsa da; o yeni hayat, o cesaretin ödülüdür.
Çünkü bazen bir evi terk etmeden, içinde yeni bir oda kuramazsın.
Sessiz Bir Gerçek: Yeni Hayat, Sıfırdan Başlamak Değildir
Son bir şey: Gerçek değişim, geçmişini silmek değil, onunla yeni bir şey inşa etmektir. Bambaşka bir hayat, sıfırdan başlamak değil, eski parçaları başka bir düzene koymaktır.
Ve belki de bu yüzden insanlar değişemezler: Çünkü geçmişlerini reddettikçe, kendilerini de reddederler.
Gerçek değişim, kendini reddetmeden yeni bir yol çizebilmektir. İşte bu yüzden, herkes yeni bir hayat hayal eder. Ama çok azı, eski benliğini taşımayı göze alarak o hayata yürür.
<p>Her sabah gözünü açarken "bugün bir şeyler farklı olacak" diyen bir iç ses vardır. Yeni bir şehirde uyanmak, başka biri gibi davranmak, her şeyi silip sıfırdan başlamak... Ama o iç ses, akşam olduğunda yorgun bir iç çekişe dönüşür: "Yarın olur belki..."</p> <p>Peki neden? Neden hayal ettiğimiz hayatı yaşamak yerine, aynı kahve kupasını aynı köşeden içmeye devam ederiz?</p> <h2>Kafamızdaki Yeni Hayat Ne Kadar Gerçek?</h2> <p>Hayalini kurduğumuz o bambaşka hayat genellikle bir kurgu. Bir sinema sahnesi gibi... Başrolde biz varız ama senaryo, başkalarının istediği gibi yazılmış. Daha mutlu, daha başarılı, daha zengin, daha özgür biri olmayı isteriz. Ama bu dahalar bizim mi gerçekten, yoksa başkalarından mı ödünç alındı?</p> <p>Çoğu insanın değişmek istediği hayat, aslında onlara ait bile değildir. Onlar sadece sıkıldıkları hayatı bırakmak ister, ama neye geçeceklerini bilmezler. Bu yüzden de adım atamazlar. Çünkü yeni bir hayat, sadece eski hayattan kaçmak değil, yeni bir benliği de taşımayı gerektirir.</p> <h2>Konfor Alanı Denilen Tuhaf Hapishane</h2> <p>İnsan beyni, hayatta kalmak için riskten kaçar. Bu biyolojik gerçek, modern dünyada başka bir anlam kazanıyor. Rutinler, tekrarlar ve alışkanlıklar bize güven verir. Değişim ise bilinmezliktir. Bilinmezlik, beyin için tehdittir. Ve tehdit karşısında en güçlü silah: <strong>ertelemek</strong>.</p> <p>Bu yüzden hayaller kurarız ama onları askıya alırız. Tavan arasına kaldırılmış bavullar gibi Belki bir gün lazım olur. Ama çoğu zaman olmaz.</p> <h2>Yeni Hayata Başlama Hayali Bir Uyuşturucu Olabilir Mi?</h2> <p>İlginç bir fikir: Belki de yeni bir hayatı arzulamak, bir tür içsel uyuşturucudur. Gelecekte bambaşka biri olacağımıza dair inanç, bugünkü sıkışmışlığa katlanmamızı kolaylaştırır. Oysa bu inanç çoğu zaman hareket üretmez. Sadece yatıştırır.</p> <p>Hayalini kurduğumuz değişim, bizi değiştirmiyor. Sadece mevcut kimliğimizin sıkıcılığını geçici olarak unutturuyor. Tıpkı ertelediğimiz egzersiz planları gibi. Hep "yarın" yapılacak.</p> <h2>Peki Ya Değişmek Gerçekten Korkutucudur?</h2> <p>Yeni bir hayata başlamak demek, eski seni öldürmek demek olabilir mi? İnsan çoğu zaman, alıştığı benliği kaybetmekten korkar. İyi ya da kötü, tanıdık bir benliktir o. Oysa yepyeni bir hayat, yepyeni kararlar, yepyeni sorumluluklar ve bolca yalnızlık da getirir.</p> <p>Yeni hayatın faturası, sadece cesaretle ödenmez. Kimi zaman <strong>acı</strong> gerekir, kimi zaman <strong>yalnızlık</strong>. Ve çoğu insan, bu bedeli göze alamaz. Hayalini kurduğu şeyin, gerçekliğini kaldıramaz.</p> <h2>Bazı İnsanlar Değişemez Değil, Değişmek İstemez</h2> <p>Belki de herkes değişmek istemez. Değişmek istediğini düşünür ama aslında sadece <em>kaçmak</em> ister. Gerçek değişim, kendinle yüzleşmeyi gerektirir. Yaralarınla, eksiklerinle, geçmişinle barışmayı...</p> <p>Kaçmak kolaydır, dönüşmek zordur. Bu yüzden çoğu insan yeni bir hayata başlamaz. Sadece, bir gün başlayacağı hayalini süsler.</p> <h2>Kendini Baştan Yazmak: Kolay Değil, Ama İmkânsız Değil</h2> <p>Yine de bazıları başarır. Kendi hayatını yıkan, kendi duvarlarını yıkan insanlar vardır. Ama onlar değişimi hayal etmezler, <strong>değişimin acısını göze alırlar</strong>. Aynı kalmamak, aynı kalmaktan daha zor olsa da; o yeni hayat, o cesaretin ödülüdür.</p> <p>Çünkü bazen bir evi terk etmeden, içinde yeni bir oda kuramazsın.</p> <h2>Sessiz Bir Gerçek: Yeni Hayat, Sıfırdan Başlamak Değildir</h2> <p>Son bir şey: Gerçek değişim, geçmişini silmek değil, onunla yeni bir şey inşa etmektir. Bambaşka bir hayat, sıfırdan başlamak değil, eski parçaları başka bir düzene koymaktır.</p> <p>Ve belki de bu yüzden insanlar değişemezler: Çünkü geçmişlerini reddettikçe, kendilerini de reddederler.</p> <p>Gerçek değişim, kendini reddetmeden yeni bir yol çizebilmektir. İşte bu yüzden, herkes yeni bir hayat hayal eder. Ama çok azı, eski benliğini taşımayı göze alarak o hayata yürür.</p>