— Kendine zaman ayırmak... — Ne zaman? — Bilmem, belki işten sonra, çocuklar uyuduktan sonra ya da haftada bir pazar sabahı. — Ve bu mu senin özgürlüğün?

Zaman: Senin mi, Onların mı?

Bu gezegende doğduğun andan itibaren üzerine bir etiket yapışır: kullanılabilir zaman. Yani sen artık bir kaynak, bir çarkın dişlisi, bir sistem girdisisin. Ve ne zaman "kendime zaman ayırmak istiyorum" desen, sanki suistimal ediyormuşsun gibi bakılır. Çünkü zaman sana değil, sana verilmiş görev listesinedir.

Zamanın sahibi kim? Saatine baktığında, o zamanı kim takas etti? 8 saat patrona, 2 saat ulaşıma, 3 saat mecburi sorumluluğa... Geriye ne kaldı?

İnsan Zamanını Sahiplenemez mi?

Bir ironi: “Zaman paradır” denir. Ama asıl paradır zaman. İnsanlar her gün zamanını parayla takas eder. Ve sonra kazandığı o parayla, bir gün yeniden zamana sahip olabilmek için başka şeyler satın alır: tatiller, spa paketleri, dijital detokslar.

Aslında olan şudur: Sisteme zamanını ver, sonra o zamanı sana geri satarız. Lüks adı altında. Premium formatta. Üstelik paketli.

Kendine Zaman Ayırmak: Yeni Nesil Tüketim Nesnesi

Artık her yerde karşımıza çıkan bir pazarlama cümlesi var: “Biraz da kendin için bir şey yap.” Ama dikkat et: Bununla kastettikleri genellikle bir alışveriştir. Bir kahve molası, bir hafta sonu kaçamağı, ücretli bir yoga uygulaması, ya da kişisel gelişim atölyesi.

Kendine zaman ayırmak artık doğrudan değil, dolaylı olarak mümkün: harcayarak. Yani eğer zaman satın alamıyorsan, “kendine zaman ayırmak” senin için lüks kategorisine girer.

Tablo: Zamanın Satın Alınabilirlik Durumu

Gelir Durumu "Kendine Zaman Ayırma" İmkanı Sistemdeki Konum
Üst düzey yönetici Günde 2 saat spor, haftada 1 meditasyon kampı Zaman yöneten
Orta sınıf çalışan Ayda 1 gün boş vakit, Netflix eşliğinde yorgunluk Zaman tüketen
Asgari ücretli Uyumak dışında boşluk yok Zaman kurbanı

Kapitalizmin En Sinsi Satışı: Boş Vakit

Sistem, üretmeyen zamanı tehlikeli bulur. Çünkü düşünen insan, sorgulayan insandır. Boş zaman bir boşluk yaratır, o boşlukta bilinç uyanabilir. O yüzden “kendine zaman ayırmak” tehlikelidir. O yüzden bastırılır, küçümsenir ya da lüksleştirilir.

Kendine zaman ayırmak; özle, farkındalıkla, belki de kendi bilincinle baş başa kalmak demektir. Ve sistem için bu, tam anlamıyla riskli bir durumdur. Çünkü kendini dinleyen insan, itaat etmez.

Gerçek Zaman Ayırmak Neye Benzer?

Kendine zaman ayırmak bir ürün değildir. O; sessizlikte bir kitap okumaktır, hiçbir amaç gütmeden bir yolda yürümektir. Telefonunu kapatıp boşluğa bakmaktır. Bu bedava gibi görünür, ama en pahalı olan budur. Çünkü bu hakkı kullanmak, başkaldırıdır.

İşte bu yüzden, kendine zaman ayırmak kavramı "lüks" gibi anlatılır. Çünkü gerçekten zaman seninse, gerçekten kendine ayırabiliyorsan, sen artık sistemin dışındasındır.

Zaman Bir Cümledir, Sen Öznesi Misin?

“Yoğunum” demek gurur kaynağı haline geldi. “Hiç vaktim yok” demek statü sembolü oldu. Oysa gerçek şu: Vaktini sen yönetemiyorsan, zaten senin değildir.

Kendine zaman ayırmak bir terapi değil, devrimdir. Çünkü bir sabah sessizliğe uyanan, o sessizlikte sistemi duymaya başlar. Ve o ses, uyutulamaz hale gelir.

<p>— Kendine zaman ayırmak... — Ne zaman? — Bilmem, belki işten sonra, çocuklar uyuduktan sonra ya da haftada bir pazar sabahı. — Ve bu mu senin özgürlüğün?</p> <h2>Zaman: Senin mi, Onların mı?</h2> <p>Bu gezegende doğduğun andan itibaren üzerine bir etiket yapışır: kullanılabilir zaman. Yani sen artık bir kaynak, bir çarkın dişlisi, bir sistem girdisisin. Ve ne zaman "kendime zaman ayırmak istiyorum" desen, sanki suistimal ediyormuşsun gibi bakılır. Çünkü zaman sana değil, sana verilmiş görev listesinedir.</p> <p>Zamanın sahibi kim? Saatine baktığında, o zamanı kim takas etti? 8 saat patrona, 2 saat ulaşıma, 3 saat mecburi sorumluluğa... Geriye ne kaldı?</p> <h2>İnsan Zamanını Sahiplenemez mi?</h2> <p>Bir ironi: “Zaman paradır” denir. Ama asıl paradır zaman. İnsanlar her gün zamanını parayla takas eder. Ve sonra kazandığı o parayla, bir gün yeniden zamana sahip olabilmek için başka şeyler satın alır: tatiller, spa paketleri, dijital detokslar.</p> <p>Aslında olan şudur: Sisteme zamanını ver, sonra o zamanı sana geri satarız. Lüks adı altında. Premium formatta. Üstelik paketli.</p> <h2>Kendine Zaman Ayırmak: Yeni Nesil Tüketim Nesnesi</h2> <p>Artık her yerde karşımıza çıkan bir pazarlama cümlesi var: “Biraz da kendin için bir şey yap.” Ama dikkat et: Bununla kastettikleri genellikle bir alışveriştir. Bir kahve molası, bir hafta sonu kaçamağı, ücretli bir yoga uygulaması, ya da kişisel gelişim atölyesi.</p> <p>Kendine zaman ayırmak artık doğrudan değil, dolaylı olarak mümkün: harcayarak. Yani eğer zaman satın alamıyorsan, “kendine zaman ayırmak” senin için lüks kategorisine girer.</p> <h2>Tablo: Zamanın Satın Alınabilirlik Durumu</h2> <table border="1" cellpadding="8" cellspacing="0"> <tbody> <tr> <th>Gelir Durumu</th> <th>"Kendine Zaman Ayırma" İmkanı</th> <th>Sistemdeki Konum</th> </tr> <tr> <td>Üst düzey yönetici</td> <td>Günde 2 saat spor, haftada 1 meditasyon kampı</td> <td>Zaman yöneten</td> </tr> <tr> <td>Orta sınıf çalışan</td> <td>Ayda 1 gün boş vakit, Netflix eşliğinde yorgunluk</td> <td>Zaman tüketen</td> </tr> <tr> <td>Asgari ücretli</td> <td>Uyumak dışında boşluk yok</td> <td>Zaman kurbanı</td> </tr> </tbody> </table> <h2>Kapitalizmin En Sinsi Satışı: Boş Vakit</h2> <p>Sistem, üretmeyen zamanı tehlikeli bulur. Çünkü düşünen insan, sorgulayan insandır. Boş zaman bir boşluk yaratır, o boşlukta bilinç uyanabilir. O yüzden “kendine zaman ayırmak” tehlikelidir. O yüzden bastırılır, küçümsenir ya da lüksleştirilir.</p> <p>Kendine zaman ayırmak; özle, farkındalıkla, belki de kendi bilincinle baş başa kalmak demektir. Ve sistem için bu, tam anlamıyla riskli bir durumdur. Çünkü kendini dinleyen insan, itaat etmez.</p> <h2>Gerçek Zaman Ayırmak Neye Benzer?</h2> <p>Kendine zaman ayırmak bir ürün değildir. O; sessizlikte bir kitap okumaktır, hiçbir amaç gütmeden bir yolda yürümektir. Telefonunu kapatıp boşluğa bakmaktır. Bu bedava gibi görünür, ama en pahalı olan budur. Çünkü bu hakkı kullanmak, başkaldırıdır.</p> <p>İşte bu yüzden, kendine zaman ayırmak kavramı "lüks" gibi anlatılır. Çünkü gerçekten zaman seninse, gerçekten kendine ayırabiliyorsan, sen artık sistemin dışındasındır.</p> <h2>Zaman Bir Cümledir, Sen Öznesi Misin?</h2> <p>“Yoğunum” demek gurur kaynağı haline geldi. “Hiç vaktim yok” demek statü sembolü oldu. Oysa gerçek şu: Vaktini sen yönetemiyorsan, zaten senin değildir.</p> <p>Kendine zaman ayırmak bir terapi değil, devrimdir. Çünkü bir sabah sessizliğe uyanan, o sessizlikte sistemi duymaya başlar. Ve o ses, uyutulamaz hale gelir.</p>