Bir gün bir başarıya imza atarsın. Alkış gelir. Tebrik mesajları. Yüzlerde hayranlık. Ama sonra zihnine sessiz bir soru düşer: Bu başarı kimin için oldu? Gerçekten bana mı ait yoksa benden geçerek başkasına mı hizmet etti?
Başarı Görünen Yüzde Senindir, Derinlikte Değil
Bir pozisyona yükseldin. Bir proje tamamladın. Bir ödül aldın. Ama o başarı, senin adını taşısa da sonuçları kimlerin cebine girdi? Kime prestij kazandırdı? Hangi sistemi güçlendirdi? Sen sahnede alkışlanırken belki de arkadaki bir yapı seni model olarak kodladı. "İşte sistemimiz böyle çalışıyor" dedi.
Alkışlar Sana mı, Protokole mi?
Bazı başarılar övülür çünkü başarıdan çok "doğru yolu seçtiğin" içindir. Yani sen bir yol seçmişsindir ama o yol sistemin zaten izin verdiği ve teşvik ettiği bir yoldur. Bu yüzden alkış, yeni bir şey yaptığın için değil sisteme sadık kaldığın içindir. Ve sen bu sadakati başarı zannedersin.
Başarıya Verilen Övgü, Davranışsal Kodlamadır
Bir başarı tebrik edilirken aslında toplum sana bir şey öğretir: "Bu doğru davranıştı, tebrik ediyoruz." Yani başarı sadece ödüllendirilmez örnekleştirilir. Ve diğer bireyler için görünmeyen bir mesaj olur: Bu gibi davranırsan, sen de değer görürsün. Böylece sistem kendi sadakat formatını başarı etiketiyle yeniden üretir.
Toplumsal Başarı Modelleri Kimin İşine Yarar?
Doktor ol, mühendis ol, yönetici ol. Bunlar birey için kazançlı olabilir. Ama sistem için çok daha büyük bir kazançtır. Çünkü bu roller sistemin çarklarını çevirir. Sen başardım derken, belki de sistem sadece bir çark daha üretmiştir. Seninle gurur duyanlar, gerçekte seninle mi yoksa senin sistem içindeki konumunla mı gurur duyuyor?
Bazı Başarılar Neden Sessizce Geçilir?
Bir çiftçi susuz tarlada mahsul yetiştirir. Kimse bilmez. Bir kadın kendi travmasını aşar. Alkış yoktur. Çünkü bu başarılar sistemi büyütmez. Bu yüzden görünmezdir. Ama görünmeyen başarı bazen en gerçek olandır. Ve sessiz olduğu için değersiz değildir.
Kimin Başarısı, Kimin Senaryosu?
Bir okul birincisi seçilir. Ama o kişi 12 yıl boyunca hep aynı notları alan, öğretileni ezberleyen ve sistemi sorgulamayan biridir. Ona verilen ödül aslında şunu söyler: Sen en iyi uyum sağladın. Yani başarı, bazen yaratmak değil itaat etmektir. Ama bu itaat öyle parlatılır ki sen buna zirve dersin.
Çıkış Nerede?
Bir başarı elde ettiğinde şunu sorarak başlar: "Bu başarıdan kim ne kazandı?" "Bu yolda gerçekten kendi seçimlerimle mi yürüdüm?" "Yoksa bana çizilmiş bir haritayı mı takip ettim?" Bu sorular cevapsızsa o başarı süslüdür ama sana ait değildir. Gerçek başarı, başkaları övdüğü için değil sen susarken içinde yankılandığı içindir.
Alkışlar Gelip Geçer, Gerçek Sen Kalır
Tebrik edilen başarı bir sembol olabilir. Ama kime ait olduğunu anlamadan o sembolün yükünü taşırsan, bir gün o yük seni ezer. Çünkü herkes seninle gurur duyarken, sen içten içe şunu hissedebilirsin: Ben bu muyum gerçekten? Ve o gün geldiğinde, sıfırdan başlaman gerekebilir. Çünkü bazı başarılar önce çözülmeli sonra terk edilmelidir.
<p>Bir gün bir başarıya imza atarsın. Alkış gelir. Tebrik mesajları. Yüzlerde hayranlık. Ama sonra zihnine sessiz bir soru düşer: Bu başarı kimin için oldu? Gerçekten bana mı ait yoksa benden geçerek başkasına mı hizmet etti?</p> <h2>Başarı Görünen Yüzde Senindir, Derinlikte Değil</h2> <p>Bir pozisyona yükseldin. Bir proje tamamladın. Bir ödül aldın. Ama o başarı, senin adını taşısa da sonuçları kimlerin cebine girdi? Kime prestij kazandırdı? Hangi sistemi güçlendirdi? Sen sahnede alkışlanırken belki de arkadaki bir yapı seni model olarak kodladı. "İşte sistemimiz böyle çalışıyor" dedi.</p> <h2>Alkışlar Sana mı, Protokole mi?</h2> <p>Bazı başarılar övülür çünkü başarıdan çok "doğru yolu seçtiğin" içindir. Yani sen bir yol seçmişsindir ama o yol sistemin zaten izin verdiği ve teşvik ettiği bir yoldur. Bu yüzden alkış, yeni bir şey yaptığın için değil sisteme sadık kaldığın içindir. Ve sen bu sadakati başarı zannedersin.</p> <h2>Başarıya Verilen Övgü, Davranışsal Kodlamadır</h2> <p>Bir başarı tebrik edilirken aslında toplum sana bir şey öğretir: "Bu doğru davranıştı, tebrik ediyoruz." Yani başarı sadece ödüllendirilmez örnekleştirilir. Ve diğer bireyler için görünmeyen bir mesaj olur: Bu gibi davranırsan, sen de değer görürsün. Böylece sistem kendi sadakat formatını başarı etiketiyle yeniden üretir.</p> <h2>Toplumsal Başarı Modelleri Kimin İşine Yarar?</h2> <p>Doktor ol, mühendis ol, yönetici ol. Bunlar birey için kazançlı olabilir. Ama sistem için çok daha büyük bir kazançtır. Çünkü bu roller sistemin çarklarını çevirir. Sen başardım derken, belki de sistem sadece bir çark daha üretmiştir. Seninle gurur duyanlar, gerçekte seninle mi yoksa senin sistem içindeki konumunla mı gurur duyuyor?</p> <h2>Bazı Başarılar Neden Sessizce Geçilir?</h2> <p>Bir çiftçi susuz tarlada mahsul yetiştirir. Kimse bilmez. Bir kadın kendi travmasını aşar. Alkış yoktur. Çünkü bu başarılar sistemi büyütmez. Bu yüzden görünmezdir. Ama görünmeyen başarı bazen en gerçek olandır. Ve sessiz olduğu için değersiz değildir.</p> <h2>Kimin Başarısı, Kimin Senaryosu?</h2> <p>Bir okul birincisi seçilir. Ama o kişi 12 yıl boyunca hep aynı notları alan, öğretileni ezberleyen ve sistemi sorgulamayan biridir. Ona verilen ödül aslında şunu söyler: Sen en iyi uyum sağladın. Yani başarı, bazen yaratmak değil itaat etmektir. Ama bu itaat öyle parlatılır ki sen buna zirve dersin.</p> <h2>Çıkış Nerede?</h2> <p>Bir başarı elde ettiğinde şunu sorarak başlar: "Bu başarıdan kim ne kazandı?" "Bu yolda gerçekten kendi seçimlerimle mi yürüdüm?" "Yoksa bana çizilmiş bir haritayı mı takip ettim?" Bu sorular cevapsızsa o başarı süslüdür ama sana ait değildir. Gerçek başarı, başkaları övdüğü için değil sen susarken içinde yankılandığı içindir.</p> <h2>Alkışlar Gelip Geçer, Gerçek Sen Kalır</h2> <p>Tebrik edilen başarı bir sembol olabilir. Ama kime ait olduğunu anlamadan o sembolün yükünü taşırsan, bir gün o yük seni ezer. Çünkü herkes seninle gurur duyarken, sen içten içe şunu hissedebilirsin: Ben bu muyum gerçekten? Ve o gün geldiğinde, sıfırdan başlaman gerekebilir. Çünkü bazı başarılar önce çözülmeli sonra terk edilmelidir.</p>