Bir menü gelir önüne. A mı B mi? Sol mu sağ mı? Marka X mi, Y mi? Ve sen seçersin. Kendini güçlü hissedersin. Ama şunu fark etmezsin: O seçenekleri sen mi koydun? Yoksa sadece başkasının çizdiği sınırlar içinde en uygun olduğunu düşündüğünü mü seçtin?

Seçim Yapmak: Gerçek Özgürlük mü, Tasarlanmış Tatmin mi?

Sana seçme hakkı verildiğinde özgür olduğunu hissedersin. Ama sana sorulmaz: "Neyi seçmek istersin?" Sana sadece şunu sunarlar: "İkisi arasında birini seç." Yani seçim bir özgürlük değil… bir yönlendirme illüzyonudur. Ve sen bu illüzyonu irade zannedersin.

Seçenekler Neden Bu Kadar Kısıtlı?

Çünkü sistem, sonsuz alternatifle seni yönetemez. Kaos oluşur. Denge bozulur. O yüzden sana önceden tanımlı, ölçülebilir ve kontrol edilebilir seçenekler sunulur. A ya da B. Ama C hiçbir zaman seçenek olmaz. Çünkü C, sistemin kontrol çemberinin dışındadır.

Demokrasi Bile Bu Prensiple Çalışır

Sana seçim günü sandık sunulur. Adayları sen belirlemezsin. Sadece o listeden birine oy verirsin. Bu seni özgür hissettirir. Ama gerçekte yaptığın şey, sistemin kabul ettiği sınırlar içinde "tercih" etmektir. Bu tercih seni yönlendirenleri sorgulamanı engeller. Çünkü sen zaten “seçmiş” olursun.

Markalar, Trendler, Kültürler: Seçim mi, Program mı?

Bugün giyeceğin kıyafeti seçiyorsun. Ama vitrinleri sen dizmedin. Bugün hangi filmi izleyeceğini seçiyorsun. Ama o platformdaki içerikleri sen üretmedin. Senin seçimin sadece önüne konanlar arasındadır. Ve bunu fark etmediğin sürece kendine ait sandığın her karar aslında başkasının önceden çizdiği bir rotanın parçasıdır.

Seçim Yapmak Neden Tatmin Edici Gelir?

Çünkü beyin kontrol hissiyle ödüllenir. Seçim yapmak dopamin salgılatır. Ama dopamin gerçekliği değil, tatmini ödüllendirir. Yani sen seçtiğin anda o seçimin sahte olup olmadığını sorgulamazsın. Çünkü beyin o an sadece “ben karar verdim” demek ister.

Özgürlük, Seçim Yapmak Değil, Seçeneği Belirlemektir

Gerçek özgürlük, önüne konan seçenekleri seçmek değil… yeni seçenek yaratmaktır. Bu yüzden sanatçılar, düşünürler, sistem dışı bireyler hep tehlikeli görülür. Çünkü onlar menünün dışına bakar. Ve bu, kontrol sistemi için bir tehdittir. Senin seçimin ancak o sınırların ötesine geçtiğinde gerçekleşmiş olur.

Çıkış Nerede?

Önüne konan her seçenekten önce şunu sorarak başlar: "Bu seçenekleri kim belirledi?" "Başka neler olabilirdi ama yok?" Çünkü çoğu zaman sana verilen A ile B sadece yönlendirilmiş bir fikir simülasyonudur. C, D, hatta Z… bilinçli bir şekilde dışarıda bırakılmıştır. Sen onları yaratmadıkça her seçimin bir kontrol noktasıdır.

Tercih Ediyorsan Değil, Tasarlıyorsan Özgürsün

Gerçek seçim önceden çizilmemiş bir çizgide başlar. Sana sunulan değil… senin sunduğun yoldur. Ve belki de özgürlük sadece seçmekte değil, “bu seçimi neden yapıyorum?” sorusunu dürüstçe cevaplayabilmektedir. Çünkü ancak o zaman irade gerçekten sana ait olur.