İnsanlık tarihinin en mahrem duygusu olan arzu, ne zaman herkesin gözünün önüne çıkarıldı? Ne oldu da bir zamanlar perde arkasında kalan en özel eylem, şimdi yüz milyonlarca ekranın merkezine yerleşti? Ve daha önemlisi: İzledikten sonra neden bir boşluk, bir suçluluk, bir çökkünlük kalıyor?
Müstehcen İçerikler Neden Ortaya Çıktı?
İnsan, arzuyu bastıramaz. Ama yönetebilir. Ancak modern çağ, bu arzuyu yönetilecek bir şey değil, satılacak bir ürün olarak gördü. Önce çizimlerle başladı. Sonra dergilerle. Ardından VHS kasetleri. Sonra uydu kanalları. Şimdi bir cep telefonunun ekranı kadar yakında.
Müstehcen içerikler, insanların mahrem arzusunun kitlesel sömürüye açılmasıyla patladı. Çünkü arzu, en saf haliyle satın alma garantili bir dürtüdür. Ve kapitalizm, dürtüyü para kaynağına dönüştürmekte ustadır.
İnsanlar Neden İlgi Duyar?
Çünkü beyin, bilinmeyene karşı her zaman meraklıdır. Ve cinsellik, doğası gereği gizlidir. Ama müstehcen içerikler bu gizemi bozup ifşa ettiği için beynin ilkel merkezleri ani dopamin salgılar. İzlenirken, bir tür kısa süreli “ödül” hissi yaşanır. Ama sorun burada başlar:
Dopaminin Karşılığı: Boşluk
İzleme biter. Haz geçer. Geride bir şey kalmaz. Ama daha beteri: İzleyen kişi artık gerçek ilişkiye dair sabrı, derinliği, saygıyı yavaşça kaybeder.
Çünkü 7 dakikalık videoda sunulan yapay senaryo, gerçek hayatta emeğe, güvene, paylaşıma dayalı ilişkiyi değersizleştirir. Böylece: Bir insan, kendi beynine şu mesajı verir: “Ben arzumu gidermek için gerçek bir bağa değil, hızlı bir uyarana ihtiyacım var.”
Neden İzleyince Kötü Hissettirir?
Çünkü insan içten içe bilir: Bu izlenen şey gerçek değil. Ve izlenen kişilerle duygusal değil, sadece bedensel bir bağ kurulduğu zannedilir. Ama asıl korkutucu olan: Beyin bunu “gerçek ilişki” gibi işler. Sonra gerçek bir ilişkiye girildiğinde, tatminsizlik başlar. Çünkü ekran, beklentiyi çarpıtmıştır.
Eskiden Normal Siteler Vardı, Ne Oldu?
2000’lerin başında birçok blog, forum, topluluk sitesi vardı. Ama zamanla bu platformlara da erotik içerikler sızdı. Ziyaretçiler artık bilgi değil, uyarılma arıyordu. Arama motorları, algoritmalar, reklam verenler bunu fark etti. Sonra ne oldu? İçerik üreticiliği öldü. Tüketim yükseldi.
Ve internetin ruhu, “merak”tan “tatmin”e dönüştü. Yani insanlar düşünmek yerine izlemeyi, hayal kurmak yerine boşalımı tercih etti. Bu da kültürel çöküşün sessiz başlangıcıydı.
Peki Bu Siteler Neden Hep Yasaklı?
Çünkü toplum, iki yüzlüdür. Hem izler, hem inkâr eder. Hem tüketir, hem lanetler. Devletler ise bunu kontrol altında tutmak ister. Ama kimse gerçekten kapatmaz. Çünkü bu sektör, trilyon dolarlık bir ekonomidir.
Müstehcenlik artık sadece içerik değil; moda, müzik, sosyal medya, reklamcılık ve dizilerle entegre edilmiş bir yaşam tarzı haline getirilmiştir.
Psikoloji Bozuluyor mu?
Evet. Çünkü bağımlılık oluşturur. Ve her bağımlılık, zihni çürütür. İnsanlar gerçek bedeni beğenmez hale gelir. Gerçek ilişkilerde sabırsızlık, beklenti çarpıklığı ve duygusal kopukluk yaşanır.
Dahası: Bazı araştırmalar, sürekli müstehcen içerik tüketen bireylerin sosyal ilişkilerden uzaklaştığını, anksiyete ve depresyon düzeylerinin arttığını, ve insani derinlikli ilişkilerden kaçtığını ortaya koymuştur.
Peki Bu İçeriklerin Arkasındaki Karanlık Nedir?
Her şeyden önce şu: Sen izlediğinde para kazanan biri var. Ama o içerikler çoğu zaman zorla, şiddetle, sömürüyle, yasa dışı yollarla çekilmiş olabilir. Ve sen farkında olmadan, başkasının istismarı üzerinden haz almış olursun.
Ama en derin karanlık bu bile değil: Bu içerikler seni birey olmaktan çıkarıp, kitleye dönüştürmek için üretildi. Çünkü düşünen insan yönetilemez. Ama sürekli tatmin arayan insan kolay yönlendirilir.
O Halde...
Müstehcen içerikler neden var? Çünkü izleyen var. Çünkü yalnızlık var. Çünkü bastırılmışlık var. Çünkü boşluk var.
Ama asıl soru şu: Bu boşluğu kendin mi dolduracaksın? Yoksa sana uzatılan hazır sahte hazlarla mı oyalayacaksın?
Çünkü bu bir içerik değil… bir tercihtir. Ya izlersin. Ya da kendine geri dönersin.