Bazı kelimeler vardır, yeryüzündeki en yüce anlamları taşır. Ama sonra... o kelimeler, çıkarın diliyle tekrar tekrar söylenir. Bir gün gelir, o yüce kelime duyulduğunda bile mide bulanmaya başlar. İşte “Allah” kelimesi... bazı ağızlarda artık kutsal değil, araçtır. Ve bu araçsallaştırma, insanları Allah’tan değil ama Allah’ı kullanan insanlardan uzaklaştırır.

Dinden Tiksinmek: İnançsızlık Değil, Kirletilmişliğe Tepki

İnsanlar artık "Allah" denildiğinde başlarını çeviriyor. Dualar sahte geliyor, ayetler reklam gibi okunuyor, ibadet ticarete karışmış. Sorulması gereken şu: Bu insanlar inancını mı kaybediyor? Yoksa inancın sahte temsilcilerinden mi nefret ediyorlar?

Dinden tiksinmek, çoğu zaman Allah’tan uzaklaşmak değil; Allah’la insanları kandırmaya çalışanlardan uzaklaşmaktır. Çünkü artık Allah adı; tabelada yazan, bağış kutusunda istismar edilen, siyasi nutuklarda pazarlanan bir etiket oldu.

Allah’la Menfaat Satmak

Birileri çıkıp Allah’ın adını kullanarak mal topluyor. Bazıları Allah’ı kullanarak korku yayıyor. Bazıları ise din adına emir veriyor ama kendi hayatında en ufak iz yok. Bu çelişki, insanlar arasında bir travmaya dönüşüyor. Ve sonra şöyle düşünülüyor:

“Eğer Allah bu adamın dilinde geçiyorsa… Ben o Allah’ı istemem.”

Bu söz, inançsızlık değil. Bu, inancı zehirleyenlere karşı bir savunma mekanizmasıdır.

İnancın Kirli Temsilcileri

Her çağda dine zarar veren, dine inanmayanlar değil... dini çıkarına kullananlar olmuştur. Onlar camide görünür, mikrofonu tutar, hüküm verir. Ama niyetleri Allah değil, otoritedir. Ve insanlar bunu hisseder. Kalp sezgisi, samimiyetsizliği tanır. O yüzden artık “Allah dedi” cümlesi, bir rahmet değil, bir pazarlama tekniği gibi gelir.

Allah’ın Adına Yalan Söylemek

En büyük günah nedir diye sorsan, belki de şudur: Allah’ın ismini menfaatine alet etmek. Çünkü bu sadece kendini değil, yüzlerce insanı da o isimden soğutur. Ve sonra... bir nesil Allah’ı tanımadan Allah’tan uzaklaşır. Çünkü O’nun adı hep yanlış ellerdeydi. Yanlış yüzlerdeydi. Yanlış niyetlerin içinde.

Kutsal Olanı Kirletmenin Sonucu

Artık Allah adı geçen bir konuşma başladığında insanlar sessizce uzaklaşıyor. Camiye gitmek değil, YouTube’da din konuşanları izlemek utanç haline geliyor. Çünkü insanlar şunu görüyor:

  • İman pazarlanıyor.
  • Takva gösteriliyor.
  • Allah, sosyal medya algoritmasında bir “içerik nesnesi” olmuş.

Ve bu gösteri... inandırıcı değil, itici geliyor. Bir kelime ne kadar çok sahte dudakta söylenirse, o kadar yıpranır.

Asıl Kayıp Ne?

İnsan artık Allah’a değil, Allah’ı anlatanlara inanmıyor. Ama zihin şunu karıştırıyor: Sahte temsilcilerle gerçek inanç aynı şeymiş gibi geliyor. Ve o an başlıyor çözülme. İnsan, Allah’tan uzaklaştığını zannediyor. Ama aslında uzaklaştığı şey, Allah’ın adıyla hüküm kesen menfaat simsarları.

Ve bu ayrımı yapamayan milyonlar... bir süre sonra dini tümden reddediyor. Çünkü sahtelik bulaşıcıdır. Kutsalı kirletmek, sadece bir kişinin inancını değil; bir toplumun ahlak damarını kurutur.

Çözüm Ne?

Allah’ı temsil ettiğini iddia eden herkese inanmamak. Din pazarlayan her vaizin kalbine değil, hayatına bakmak. Ve en önemlisi: İnancı Allah’tan değil, insanlardan öğrenmeye çalışmamak.

Çünkü Allah adı, kirli ellerde pas tutar. Ama kalpten çağrıldığında… yine tertemiz gelir.