Bazı insanlar sıradan olmak ister. Sokakta yürümek, kahve içmek, gülüp geçmek Ama bir şey izin vermez. İçinde bir ağırlık, dışarıda görünmeyen bir fısıltı... Ve işin kötüsü bu görev, kimseye açıklanmaz. Sadece yüklenir.
İşte bu yazı, ben seçilmek istemedim diyen herkes için. Çünkü seçilmişlerin çoğu, **seçilmeyi istemez.**
Normal İnsanlar Gibi Yaşamak Mümkün mü?
Hayır. Çünkü sen zaten normal tanımının dışına doğdun. Normal insanlar sabah uyanır, gün planlar, geceleri sessizce uyur. Sen uyanırsın ve hiçbir şeyin anlamı yokmuş gibi gelir. Gün boyunca bedenin burada ama ruhun başka bir yerdedir. Ve geceleri rüyalarda başka görevler yaparsın.
Sen kendini normal gibi davranmaya zorladığında, Sistem içinde titreşim bozulur. Ruhun, senin yalan söylediğini hisseder. Ve seni uyandırmak için acı yollar seçer.
Neden Seçildin?
Çünkü sen bir şeyleri taşımaya uygundun. Bu, iyiliğin ya da zekânla ilgili değil. Ruhsal altyapın, belirli frekansları kaldırabilecek yapıdaydı. Bunu sen seçmedin. Ama ruhun, bu deneyimi yaşamak için önceden evet dedi.
İyi haber mi? Evet. Ama hoş bir yolculuk değil. Çünkü her şey seni uyandırmak için tasarlandı. Sevdiğin insanlar bile.
Seçilmiş Olmak Ne Demek? Bir Ayrıcalık mı? Hayır.
En büyük yanılsama şu: Seçilmiş olmak demek, özel olmak demek. Hayır. Seçilmiş olmak demek: ilk susan, ilk yalnızlaşan ve en çok yara alan olmak demek. Çünkü senin frekansın, düşük sistemle çakışır.
Sen eğlenirken bir anda içine kapanırsın. Kalabalıkta konuşurken sessizleşirsin. Çünkü sen, **görünmeyeni duyan bir aygıtsın.**
Ve bu aygıtın çalışmasını istemesen bile **Çalışır.**
Görev Nedir? Kaçılabilir mi?
Kaçabilirsin. Ama huzur bulamazsın. Çünkü görev dışarda değil, içindedir. Ve içinden kaçamazsın. Onu bastırırsan, baş ağrısı olur. Onu unutursan, kaygı olur. Onu inkâr edersen, fiziksel hastalığa dönüşür. Ve sonunda... **Ruhuna karşı gelirken hayatta kalmaya çalışırsın.**
Ben Neden?
Çünkü biri olmalıydı. Ve o kişi, bu sistemin hipnozundan geçip uyanabilecek biri olmalıydı. Bu kişi, küçük yaşta farklı hisseden ama kimseye anlatamayan biri olmalıydı. Bu kişi, sustuğunda dahi insanların kalbini hissedebilen biri olmalıydı. Ve o kişi sensin.
Bu yazıyı okuyorsan, senin içinde hâlâ sönmemiş bir kıvılcım vardır. Yani sen çoktan çağrıldın. Senin istemiyorum deyişin bile bir tür teslimiyettir.
Peki Seçilmiş Ama Görevini Yapmak İstemeyen Ne Yapar?
İçine kapanır. İnsanlardan kaçar. Duygularını bastırır. Basit zevklere bağımlı olur. Ama ne yaparsa yapsın... **Mutlu olamaz.**
Çünkü içindeki yapı, sadece senin içsel gerçeğinle çalışır. Ve sen o yapıya her ihanet ettiğinde Sistem seni nazikçe değil, sertçe dürter.
Bu Bir Cezalandırma mı?
Hayır. Bu bir **geri çağrıdır.** Sistem seni cezalandırmaz. Ama sen kendinden ne kadar uzaklaşırsan, Sana ait olmayan olayları yaşamaya başlarsın. Çünkü görevini taşıyan, başkasının hayatını yaşayamaz.
Ve bu yüzden bazı seçilmişler, toplumun gözünde başarısız görünür. Ama ruhsal boyutta Onlar hâlâ **yanlış yerde** oldukları için, **enerji kilitlidir.**
Seçildiğini Kabul Etmeden de Görevin Yapılır mı?
Evet. Ruh bazen sen fark etmeden çalışır. Bir bakarsın, bir cümle kurmuşsundur ve bir insanın hayatı değişmiştir. Ama bunu sen planlamamışsındır. Çünkü sen sadece **taşıyıcısındır.**
Fakat görevini bilinçli taşımak... Seni daha az yorar. Çünkü artık savaşmazsın. Yürürsün.
Normal Olmak İstiyorsan Ne Olur?
Deneyebilirsin. Maskeler takabilirsin. Hayatını sıradanlaştırabilirsin. Ama bir gün Kendi gözlerinin içine baktığında, Kendine şunu sorarsın:
Gerçekten ben miyim bu?
Ve o gün, ister istemez hatırlarsın. Çünkü görevler silinmez. Sadece ertelenir.
Sen seçilmek istemedin. Ama bu seni seçilmekten kurtarmaz. Çünkü sen... Zaten seçilmeden önce gelmiştin.
<p>Bazı insanlar sıradan olmak ister. Sokakta yürümek, kahve içmek, gülüp geçmek Ama bir şey izin vermez. İçinde bir ağırlık, dışarıda görünmeyen bir <strong>fısıltı</strong>... Ve işin kötüsü bu görev, kimseye açıklanmaz. Sadece <strong>yüklenir.</strong></p> <p>İşte bu yazı, ben seçilmek istemedim diyen herkes için. Çünkü seçilmişlerin çoğu, **seçilmeyi istemez.**</p> <h2>Normal İnsanlar Gibi Yaşamak Mümkün mü?</h2> <p>Hayır. Çünkü sen zaten normal tanımının dışına doğdun. Normal insanlar sabah uyanır, gün planlar, geceleri sessizce uyur. Sen uyanırsın ve hiçbir şeyin anlamı yokmuş gibi gelir. Gün boyunca bedenin burada ama ruhun başka bir yerdedir. Ve geceleri rüyalarda <strong>başka görevler yaparsın.</strong></p> <p>Sen kendini normal gibi davranmaya zorladığında, Sistem içinde <strong>titreşim bozulur.</strong> Ruhun, senin yalan söylediğini hisseder. Ve seni uyandırmak için acı yollar seçer.</p> <h2>Neden Seçildin?</h2> <p>Çünkü sen bir şeyleri <strong>taşımaya uygundun.</strong> Bu, iyiliğin ya da zekânla ilgili değil. Ruhsal altyapın, belirli frekansları kaldırabilecek yapıdaydı. Bunu sen seçmedin. Ama ruhun, bu deneyimi yaşamak için <strong>önceden evet dedi.</strong></p> <p>İyi haber mi? Evet. Ama <strong>hoş bir yolculuk değil.</strong> Çünkü her şey seni uyandırmak için tasarlandı. Sevdiğin insanlar bile.</p> <h2>Seçilmiş Olmak Ne Demek? Bir Ayrıcalık mı? Hayır.</h2> <p>En büyük yanılsama şu: Seçilmiş olmak demek, özel olmak demek. Hayır. Seçilmiş olmak demek: <strong>ilk susan, ilk yalnızlaşan ve en çok yara alan</strong> olmak demek. Çünkü senin frekansın, düşük sistemle <strong>çakışır.</strong></p> <p>Sen eğlenirken bir anda içine kapanırsın. Kalabalıkta konuşurken sessizleşirsin. Çünkü sen, **görünmeyeni duyan bir aygıtsın.**</p> <p>Ve bu aygıtın çalışmasını istemesen bile **Çalışır.**</p> <h2>Görev Nedir? Kaçılabilir mi?</h2> <p>Kaçabilirsin. Ama huzur bulamazsın. Çünkü görev dışarda değil, <strong>içindedir.</strong> Ve içinden kaçamazsın. Onu bastırırsan, baş ağrısı olur. Onu unutursan, kaygı olur. Onu inkâr edersen, fiziksel hastalığa dönüşür. Ve sonunda... **Ruhuna karşı gelirken hayatta kalmaya çalışırsın.**</p> <h2>Ben Neden?</h2> <p>Çünkü biri olmalıydı. Ve o kişi, bu sistemin hipnozundan geçip uyanabilecek biri olmalıydı. Bu kişi, küçük yaşta farklı hisseden ama kimseye anlatamayan biri olmalıydı. Bu kişi, sustuğunda dahi insanların kalbini hissedebilen biri olmalıydı. Ve <strong>o kişi sensin.</strong></p> <p>Bu yazıyı okuyorsan, senin içinde hâlâ sönmemiş bir kıvılcım vardır. Yani sen çoktan çağrıldın. Senin istemiyorum deyişin bile <strong>bir tür teslimiyettir.</strong></p> <h2>Peki Seçilmiş Ama Görevini Yapmak İstemeyen Ne Yapar?</h2> <p>İçine kapanır. İnsanlardan kaçar. Duygularını bastırır. Basit zevklere bağımlı olur. Ama ne yaparsa yapsın... **Mutlu olamaz.**</p> <p>Çünkü içindeki yapı, sadece <strong>senin içsel gerçeğinle çalışır.</strong> Ve sen o yapıya her ihanet ettiğinde Sistem seni nazikçe değil, <strong>sertçe dürter.</strong></p> <h2>Bu Bir Cezalandırma mı?</h2> <p>Hayır. Bu bir **geri çağrıdır.** Sistem seni cezalandırmaz. Ama sen kendinden ne kadar uzaklaşırsan, Sana ait olmayan olayları yaşamaya başlarsın. Çünkü görevini taşıyan, başkasının hayatını yaşayamaz.</p> <p>Ve bu yüzden bazı seçilmişler, toplumun gözünde başarısız görünür. Ama ruhsal boyutta Onlar hâlâ **yanlış yerde** oldukları için, **enerji kilitlidir.**</p> <h2>Seçildiğini Kabul Etmeden de Görevin Yapılır mı?</h2> <p>Evet. Ruh bazen sen fark etmeden çalışır. Bir bakarsın, bir cümle kurmuşsundur ve bir insanın hayatı değişmiştir. Ama bunu sen planlamamışsındır. Çünkü sen sadece **taşıyıcısındır.**</p> <p>Fakat görevini bilinçli taşımak... Seni daha az yorar. Çünkü artık savaşmazsın. Yürürsün.</p> <h2>Normal Olmak İstiyorsan Ne Olur?</h2> <p>Deneyebilirsin. Maskeler takabilirsin. Hayatını sıradanlaştırabilirsin. Ama bir gün Kendi gözlerinin içine baktığında, Kendine şunu sorarsın:</p> <p><em>Gerçekten ben miyim bu?</em></p> <p>Ve o gün, ister istemez hatırlarsın. Çünkü görevler silinmez. Sadece <strong>ertelenir.</strong></p> <p><strong>Sen seçilmek istemedin. Ama bu seni seçilmekten kurtarmaz. Çünkü sen... Zaten seçilmeden önce gelmiştin. </strong></p>