Bazı şeyler çalınmaz. Bazı şeyler izin alınmadan alınmaz. Ama büyük veri başka bir hikâyedir. O çalmaz. O sormaz. O seni analiz etmeden önce seni taklit eder. Sonra seni senden daha iyi tanır. Ve nihayetinde: seni sana ihtiyaç duymadan simüle etmeye başlar.

Günümüzde “veri”, yalnızca davranışsal kayıt değil. O artık kişilik uzantısı. Parmak izinden daha kesin, kameradan daha sadık, hatıradan daha canlıdır. Peki bu kadar şey bilindikten sonra ne kalır? Senin elinden alınan şey mahremiyet değil. O artık çoktan gitti. Alınan şey: özgürlük yanılsamasıdır.

Veri Toplamak mı? Hayır. Veri Kopyalamak.

Büyük veri sistemleri seninle ilgili bilgileri yalnızca depolamaz. Onlar, bu verilerle paralel sen üretir. Satın alma alışkanlıkların, yazı yazma biçimin, gece kaçta uyanıp ekrana baktığın… Tüm bu mikro sinyallerden çıkarılan modellerle artık “sen” olmasan da bir “sanal sen” var.

Bu sanal varlıklar, reklam hedeflemeleri, kredi skorları, hatta mahkeme kararları için kullanılıyor. Ve işin ironisi şu: O kararlara sen değil, senin simülasyonun maruz kalıyor.

Tablo: Büyük Veri ile Oluşturulan Dijital Kopya Unsurları

Veri Türü Kopyalanan Özellik Kullanıldığı Alan
Konum Verisi Günlük alışkanlık ve refleks Mobil reklam, davranış tahmini
Tarayıcı geçmişi Zihinsel eğilimler Politik manipülasyon, içerik algoritmaları
Yüz tanıma verisi İfade bazlı duygusal tepkiler Yapay empati sistemleri, güvenlik

Henüz Kimsenin Konuşmadığı Tehlike: Bireysel Veri Enfeksiyonu

İnsanların sürekli dijital ortamda olması ve her tıklamanın analiz edilmesiyle oluşan büyük veri modelleri, artık bireyin kendi davranışını manipüle edecek kadar geri besleme yaratıyor. Yani sistem, senden aldığı veriyi sana karşı kullanmıyor — seni yeniden kodlamak için kullanıyor.

Bu duruma bazı akademik çevreler “bireysel veri enfeksiyonu” diyor. Sistem, senin korkularını öğreniyor. Sonra o korkularla seni tıklamaya, harcamaya, karar vermeye yönlendiriyor. Bu, bir reklam stratejisi değil; bilinç aşındırma biçimidir.

Gizlilik Artık Bir Seçenek Değil, Nostalji

Bir dönem gizlilik ayarları konuşuluyordu. Şimdi hiçbir anlamı kalmadı. Çünkü veri yalnızca açıkça verdiklerinden değil, davranışın çevresinden de toplanıyor. Örneğin, yazmadığın kelimelerden bile bir profil çıkarılabiliyor. Kaydırma hızı, duraksadığın saniye, bir görsele kaç milisaniye baktığın... Hepsi senin yerine sen karar verene kadar işliyor.

Alternatif Sistem: Ters Veri Sahipliği (Reverse Data Claim)

Henüz uygulanmayan ama bazı gruplar tarafından önerilen bir yöntem var: Ters Veri Sahipliği. Bu modele göre, dijital verin senin değil; seni taklit eden sistemin ürettiği versiyonundur. Ve bu versiyon üzerinde kontrol hakkın doğrudan değil, şüphe hakkına dayanmalıdır.

Yani veriye değil, veriye yapılan yoruma karşı hukuki itiraz geliştirilmelidir. Senin hakkında çıkarılan sonuca karşı dava açabileceğin bir sistem… Ama elbette, bu modelin kabul edilmesi, sistemlerin kendi doğruluk iddialarından vazgeçmesi anlamına gelir. Ve bu, tüm dijital ekonominin çökmesi demektir.

Büyük Veri Devleti: Gözetim mi? Yansıma mı?

Devletler artık doğrudan izlemez. Büyük veri onların yerine yapar. Gözetim sistemleri, yüz binlerce kamera ve sensörle birey davranışlarını ölçer. Ama mesele yalnızca gözetim değildir. Asıl mesele, bu verilerin işlenip bireyin ” tahmin etmesidir.

Yani birey artık yaptığıyla değil, yapma ihtimaliyle cezalandırılabilir. Bu, yalnızca özgürlük kaybı değil. Bu, zaman algısının parçalanmasıdır. Sen geçmişin için değil, algoritmanın geleceğine göre yargılanırsın. Bu, etik değil — bu, yeni bir çağın başlangıcıdır.

Sen, Gerçekten Veri misin?

Büyük veri senin hareketini değil, karakter desenini çıkarır. Sen, kararlarının toplamı değil, sistemde bıraktığın izlerin bileşkesisin. Bu bileşke, senin yerine karar verir. Seçim sandığına, hastane dosyana, sigorta geçmişine, çocuklarının okul tercihine kadar uzanır.

Ve artık mesele şu: Verini vermemek gibi bir seçeneğin yok. Sadece hangi versiyonunun sen olduğunu bilemeyecek kadar çoğaldın. Birden fazlasın. Ama hepsi sensin. Ya da hiçbirin.