Yukarıya bakarız. Gökyüzüne yıldızlara başka dünyalar ararız. Ama kimse aşağıya bakmaz. Oysa eski efsaneler, der ki: Cenneti gökte değil, yerin dibinde aramalısın.
Agartha Adını duyan şüpheyle güler. Ama işte tam da bu yüzden önemli: Çünkü bazı gerçekler, ilk duyduğunda saçma gelir. Ancak içine indikçe şüphe yerini sessizliğe bırakır.
Agartha Efsanesinin Kökeni
Agartha, binlerce yıllık yeraltı şehirleri mitinin en merkezî isimlerinden biridir. Hindistan'dan Tibet'e, Orta Asya'dan İskandinav mitolojisine kadar uzanan bir öyküdür. Farklı kültürler, farklı isimler verir: Shamballa, Patala, Zalmoxisin Diyarı, Ergenekon Ama hep anlatılan aynı şeydir: Yer altında, başka bir medeniyet vardır.
Yeraltı Şehirleri Sadece Hikâye mi?
Nevşehirde bulunan Derinkuyu yeraltı şehri, binlerce kişinin yaşayabileceği şekilde inşa edilmiştir. Kat kat yapılar, havalandırma sistemleri, su kuyuları Bunları yapmak için yüzeyden yüzlerce metre aşağıya inmek gerekir. Ama ortada net bir şey yok: Nasıl kazıldılar? Neden bu kadar derine? Ve neden birbirlerine tünellerle bağlılar?
Bu sadece savunma amaçlı mıydı? Yoksa yukarıdan gelen bir tehditten kaçmak mıydı? Yoksa aşağıda kalmak için bir neden mi vardı?
Agarthaya Açılan Kapılar Nerede?
Efsaneler, Agarthanın girişlerinin Dünyanın kutuplarında, Himalayalarda ve bazı yanardağ kraterlerinde saklı olduğunu söyler. Bir iddiaya göre, Nazi Almanyasının 1938de Antarktikaya yaptığı seferin amacı, bu kapılardan birini bulmaktı. Yine bazı anlatımlara göre, Tibetli rahipler bu geçitleri korumakla yükümlüydü.
Peki neden bu kadar çok kültür, yeraltı şehirlerinden bahsederken aynı sembolleri kullanıyor? Devasa kristaller, ışıkla aydınlanan mağaralar, telepatik iletişim kuran halklar Bu kadar benzerlik sadece rastlantı mı?
Agartha Bir Medeniyet mi, Yoksa Zihinsel Bir Katman mı?
Bazı mistik öğretilere göre, Agartha fiziksel değil; frekanssal bir boyuttur. Yani sıradan gözle değil, titreşimle var olunan bir düzlem. Ancak bu düzlem, Dünyanın içinde var gibi görünür. Bu, zihinsel bir iç dünya ile fiziksel dış dünya arasındaki sınırın kırılmasıdır.
Bilinç belirli bir eşiği geçtiğinde, Agartha ile rezonans kurabileceğini söylerler. Orası, sıradan insanlara değil; uyanmışlara açılan bir kapıdır. Bu nedenle şehir değil, bir zihin alanıdır aslında.
Gerçeklik mi, Manipülasyon mu?
Eğer bu hikâye tamamen uydurmaysa Neden Hollywoodda yıllardır işleniyor? Neden her kıtada bu tür yeraltı anlatıları var? Neden Tibetli rahiplerden Amazon şamanlarına kadar birçok öğreti, yerin altını kutsal kabul ediyor?
Belki de gerçeklik tanımı değişmeli. Çünkü bazı manipülasyonlar, gerçekliği örtmek için yapılır. Ve bazı efsaneler, gerçeği unutturmak için çok abartılarak anlatılır. Böylece insanlar saçma deyip geçer ve bir daha bakmaz.
Agartha'nın Sakinleri Kim?
Efsaneler, bu şehirde yaşayanların bizden önceki uygarlıklar olduğunu anlatır. Atlantisten kaçanlar Mu kıtasının kalıntıları Bazılarına göre, bunlar fiziksel varlıklardır. Bazılarına göre, enerji varlıkları. Ama hepsi bir noktada birleşir: Onlar izliyor ama müdahale etmiyor.
Çünkü onlar bekliyor. Dünya halkının titreşimi değişsin İç savaşlarını bitirsin Ve yeniden birleşsin. Ancak o zaman, kapılar tekrar açılır.
Peki Ya Gerçekse?
Dünya'nın içi boş değilse Ama içinde farklı bir doluluk varsa? Belki de orası sadece taş ve magma değil Kolektif hafızanın saklandığı yer. Ve biz o hafızaya ulaşmak yerine yukarı bakmaya devam ediyoruz.
Oysa bazı sırlar yukarıda değil Derinlerde saklı. Çünkü bazı gerçekler, en derine gömülür. Gören gözler bakmasın diye değil Hazır olmayan gözler görmesin diye.
<p>Yukarıya bakarız. Gökyüzüne yıldızlara başka dünyalar ararız. Ama kimse aşağıya bakmaz. Oysa eski efsaneler, der ki: Cenneti gökte değil, yerin dibinde aramalısın.</p> <p>Agartha Adını duyan şüpheyle güler. Ama işte tam da bu yüzden önemli: Çünkü bazı gerçekler, ilk duyduğunda saçma gelir. Ancak içine indikçe şüphe yerini sessizliğe bırakır.</p> <h2>Agartha Efsanesinin Kökeni</h2> <p>Agartha, binlerce yıllık yeraltı şehirleri mitinin en merkezî isimlerinden biridir. Hindistan'dan Tibet'e, Orta Asya'dan İskandinav mitolojisine kadar uzanan bir öyküdür. Farklı kültürler, farklı isimler verir: Shamballa, Patala, Zalmoxisin Diyarı, Ergenekon Ama hep anlatılan aynı şeydir: Yer altında, başka bir medeniyet vardır.</p> <h2>Yeraltı Şehirleri Sadece Hikâye mi?</h2> <p>Nevşehirde bulunan Derinkuyu yeraltı şehri, binlerce kişinin yaşayabileceği şekilde inşa edilmiştir. Kat kat yapılar, havalandırma sistemleri, su kuyuları Bunları yapmak için yüzeyden yüzlerce metre aşağıya inmek gerekir. Ama ortada net bir şey yok: Nasıl kazıldılar? Neden bu kadar derine? Ve neden birbirlerine tünellerle bağlılar?</p> <p>Bu sadece savunma amaçlı mıydı? Yoksa yukarıdan gelen bir tehditten kaçmak mıydı? Yoksa aşağıda kalmak için bir neden mi vardı?</p> <h2>Agarthaya Açılan Kapılar Nerede?</h2> <p>Efsaneler, Agarthanın girişlerinin Dünyanın kutuplarında, Himalayalarda ve bazı yanardağ kraterlerinde saklı olduğunu söyler. Bir iddiaya göre, Nazi Almanyasının 1938de Antarktikaya yaptığı seferin amacı, bu kapılardan birini bulmaktı. Yine bazı anlatımlara göre, Tibetli rahipler bu geçitleri korumakla yükümlüydü.</p> <p>Peki neden bu kadar çok kültür, yeraltı şehirlerinden bahsederken aynı sembolleri kullanıyor? Devasa kristaller, ışıkla aydınlanan mağaralar, telepatik iletişim kuran halklar Bu kadar benzerlik sadece rastlantı mı?</p> <h2>Agartha Bir Medeniyet mi, Yoksa Zihinsel Bir Katman mı?</h2> <p>Bazı mistik öğretilere göre, Agartha fiziksel değil; frekanssal bir boyuttur. Yani sıradan gözle değil, titreşimle var olunan bir düzlem. Ancak bu düzlem, Dünyanın içinde var gibi görünür. Bu, zihinsel bir iç dünya ile fiziksel dış dünya arasındaki sınırın kırılmasıdır.</p> <p>Bilinç belirli bir eşiği geçtiğinde, Agartha ile rezonans kurabileceğini söylerler. Orası, sıradan insanlara değil; uyanmışlara açılan bir kapıdır. Bu nedenle şehir değil, bir zihin alanıdır aslında.</p> <h2>Gerçeklik mi, Manipülasyon mu?</h2> <p>Eğer bu hikâye tamamen uydurmaysa Neden Hollywoodda yıllardır işleniyor? Neden her kıtada bu tür yeraltı anlatıları var? Neden Tibetli rahiplerden Amazon şamanlarına kadar birçok öğreti, yerin altını kutsal kabul ediyor?</p> <p>Belki de gerçeklik tanımı değişmeli. Çünkü bazı manipülasyonlar, gerçekliği örtmek için yapılır. Ve bazı efsaneler, gerçeği unutturmak için çok abartılarak anlatılır. Böylece insanlar saçma deyip geçer ve bir daha bakmaz.</p> <h2>Agartha'nın Sakinleri Kim?</h2> <p>Efsaneler, bu şehirde yaşayanların bizden önceki uygarlıklar olduğunu anlatır. Atlantisten kaçanlar Mu kıtasının kalıntıları Bazılarına göre, bunlar fiziksel varlıklardır. Bazılarına göre, enerji varlıkları. Ama hepsi bir noktada birleşir: Onlar izliyor ama müdahale etmiyor.</p> <p>Çünkü onlar bekliyor. Dünya halkının titreşimi değişsin İç savaşlarını bitirsin Ve yeniden birleşsin. Ancak o zaman, kapılar tekrar açılır.</p> <h2>Peki Ya Gerçekse?</h2> <p>Dünya'nın içi boş değilse Ama içinde farklı bir doluluk varsa? Belki de orası sadece taş ve magma değil Kolektif hafızanın saklandığı yer. Ve biz o hafızaya ulaşmak yerine yukarı bakmaya devam ediyoruz.</p> <p>Oysa bazı sırlar yukarıda değil Derinlerde saklı. Çünkü bazı gerçekler, en derine gömülür. Gören gözler bakmasın diye değil Hazır olmayan gözler görmesin diye.</p>