Birini takip ediyorsun. Bir video: “Eğer bunları yapıyorsa, bu bir narsisttir.” Başka bir içerik: “Böyle davranıyorsa, borderline olabilir.” Ve altına binlerce yorum:
“Aynı benim eski sevgilim.” “Kesin bu annem.” “Ben de buymuşum meğerse.”
Psikiyatri bilimi, artık sosyal medya filtrelerine indirgenmiş durumda. Ve insanlar artık kendilerini anlamıyor; kopyala-yapıştır tanıların içine sıkıştırıyor.
1. Bilgi Artışıyla Bilinç Artışı Aynı Şey Değildir
Instagram’da bir terapistin postunu görüyorsun: “İlişkide şu davranış varsa dikkat.” Reels: “Sessiz kalıyorsa muhtemelen avoidant.” TikTok: “Bu emoji’yi çok kullanıyorsa manipülatördür.”
Ve sen, hiç sorgulamadan şunu düşünüyorsun:
“Demek ki ben bu insanla birlikte olmamalıyım.”
Çünkü dijital psikiyatri seni buna ikna eder: Her davranış bir hastalığın belirtisidir. Her duygu bir bozukluğun işaretidir. Ve herkes potansiyel bir patolojidir.
2. Bilgiyi Anlamadan Kullanmak: Zihin Tahribatı
Gerçek psikiyatri uzun sürer. Anlamaya dayanır. Kültür, travma, ilişki dinamiklerini içerir.
Oysa sosyal medya psikiyatrisi hızlıdır. Tıklanabilir. Tetikleyici. Ve tüketilebilir.
Bir insanın yıllarca mücadele ettiği tanı, 30 saniyelik bir içerikte malzeme olur.
Ve senin zihnin şöyle kodlanır:
- Herkes hasta olabilir
- Beni üzüyorsa kesin bir kişilik bozukluğu vardır
- Yakın ilişki kurduğumda kaybedeceğim için en iyisi etiketleyip uzak durayım
Sonuç? Kimse kimseyle gerçek bağ kuramaz. Çünkü herkes birini ya tanılamakta, ya kendini gizlemektedir.
3. Popüler Tanılar, Gerçek İnsanları Görünmezleştirir
Bir insanın bir davranışı, her zaman bir rahatsızlığın belirtisi değildir. Ama dijital psikiyatri sana şunu söyler:
Eğer biri konuşurken gözünü kaçırıyorsa, bu avoidant’tır. Sürekli konuşuyorsa bipolar. Gereğinden fazla susuyorsa disosiyatif.
Ve sen artık karşındaki kişiyi değil, onun “klinik şablonunu” görmeye başlarsın.
Onun mizacını değil, semptom olasılıklarını analiz edersin.
İnsan kaybolur. Tanı kalır.
4. Dijital Psikiyatri, Bireysel Tembelliği Meşrulaştırır
Artık kimse duygusal emek vermiyor. Anlamaya çalışmak yerine etiket yapıştırılıyor:
“Sen beni anlamıyorsun → demek ki empati yoksunusun.” “İlişkide zorlandın → kesin bağlanma sorunun var.” “Mesajı geç cevapladın → soğuk narsistsin.”
Bu, kısayol kurma psikolojisidir.
İnsanlar nedenini anlamak yerine, tanıyla rahatlamayı seçiyor.
Ve o tanı ne kadar keskin olursa, empati ihtimali o kadar azalıyor.
5. En Sessiz Patoloji: Herkesi Tanılayıp Kendi Bozukluğunu Görememek
Birini sürekli etiketliyorsan, bir yerde senin içinde susturamadığın bir şey olabilir.
Çünkü şunu kimse söylemiyor: Tanı koymak bir savunma mekanizmasıdır.
• Karşındaki seni yorduysa: “Narsist.” • Duygularını açmadıysa: “Şizoid.” • Sana benzemiyorsa: “Toksik.”
Bu, duygusal kaçışın teknolojik versiyonudur.
Gerçek cesaret, anlamak için kalabilmektir. Ama dijital psikiyatri seni kaçmaya teşvik eder. Çünkü kaçış, içerik üretimini hızlandırır.
Dijital Psikiyatri Bilgi Değil, Yabancılaştırma Üretir
İnsanlar birbirini dinlemeden tanı koyar oldu. Ve herkes herkesten kaçar hâle geldi.
Oysa insan bir bütündür. Davranış, bağlamla anlam kazanır. Tanı, bir açıklama değil — son çare olarak kullanılan bir çerçevedir.
Ve en önemlisi:
Hiç kimse sosyal medyadaki bir videoya bakılarak anlaşılmaz. İnsan bir içerik değil, bir derinliktir.
Şimdi dur. Paylaştığın tanılardan bir adım geri çekil. Ve karşındaki kişiye tekrar bak.
Belki sandığın kadar hasta değildir. Ya da sen, sandığın kadar sağlıklı değilsindir.