Bir köpek almak istiyorsun. Ya da sokakta bir tanesine kıyamayıp eve almayı düşündün. Ya da o seni seçti. Her şekilde, bu bir bağ kurma anıdır. Ama unutmaman gereken ilk şey şudur: Bu, bir oyuncak değil. Bir heves değil. Bu, bir canlı. Ve senin kararın, onun tüm hayatı olacak.

Ona Ömrünün Sonuna Kadar Bakabilecek misin?

Köpekler, ortalama 10-15 yıl yaşar. Bazı cinsler 18 yaşına kadar. Peki sen, hayatının önümüzdeki 15 yılını planlayabiliyor musun? İş değişikliği, şehir değişikliği, çocuk sahibi olma, evlenme, boşanma… Hepsinde o yanında mı olacak? Yoksa bir gün “artık bakamıyorum” mu diyeceksin?

Unutma: Onun hayatında sadece sen varsın. Ama senin hayatında… her şey var. Bu asimetri, seni vicdanınla baş başa bırakabilir.

Tatil mi Dediniz? Unut Onu...

O bir köpek. Her sabah yürüyüş ister. Her gün mama, su, temizlik, ilgi… Sen tatil planı yaparken onun ne olacağını da planlıyor musun? Otel kabul edecek mi? Uçağa binecek mi? Birine bırakabilecek misin? Peki ya o “bıraktığın kişi” senin kadar ilgi gösterecek mi?

Cevap çoğu zaman: Hayır. Bu yüzden çok kişi tatile çıkmaz, ya da köpeği arabada bırakır. Bu da onu yavaş yavaş hasta eder. Çünkü köpekler yalnızlığa terk edildiğinde, bazen ölür gibi olur.

Uysal mı, Cazgır mı? Hangisi Daha Zor?

Uysal olanlar sessizdir. Gözünün içine bakar. Bir yere gitmeye çalıştığında önüne yatar. Hasta olduğunda başucundan ayrılmaz. Ama bir gün 2 saat geç gelirsen küser. Yemez. Ağlar. Gözünü kaçırır. Vicdanın ellerini titretir.

Cazgır olanlar, enerjisiyle seni yakar. Sürekli havlar. Her misafire savaş açar. Koltuğa çıkar. Çişini tam senin çorabının yanına yapar. Sana “sana ihtiyacım var” demez… Ama davranışlarıyla seni zıplatır. Bu sefer bedenin yorulur.

İki durumda da yıpranırsın. Biri ruhunu, biri gündelik hayatını parçalar. Ama ikisine de bakmak, senin sorumluluğundur.

Köpek Eğitmek Kolay mı?

Kolay. Ama sana değil, ona göre kolay. Çünkü her köpek farklıdır. Bazısı 2 haftada tuvalet eğitimi alır. Bazısı 6 ayda hâlâ halının üstünü kendi tuvaleti sanar. Bazısı sevgiyle, bazısı ödülle, bazısı sadece alışkanlıkla öğrenir. Ama hepsi için ortak olan şey: Sabrına ihtiyaçları var.

Ve bazen, senin en kötü gününde, o senden “en iyi halini” ister. Bu yüzden köpek eğitmek, onu değil, seni dönüştürür.

Başkasına Bırakabilir misin?

Bazıları bırakır. Bazıları “2 gün bakar mısın?” der. Ama çoğu zaman şöyle bir şey olur: Köpek seni bekler. İştahı kaçar. Uyuyamaz. Seni özler. Ve döndüğünde yine sever. Ama içerler. Gözleriyle seni sorgular.

Bu yüzden bazen “köpek almak” demek hayatını ona göre yeniden tasarlamak demektir. Seyahat planların, arkadaşlık ilişkilerin, hatta evliliklerin bile onu hesaba katarak değişir.

Ve En Zoru:

Günün birinde… O yaşlanır. Gözleri görmemeye başlar. Yürüyemez. İdrarını tutamaz. Ve o sevimli, neşeli köpek bir gün sadece seni izler. Yavaş, sessiz ve tüylü bir vedaya hazırlanır.

O zaman sormak gerekir: Sen o gün için hazır mısın?

Köpek sahiplenmek güzeldir. Ama bu “güzellik” sadece sevgiyle değil, vicdanla, disiplinle, sabırla yaşanır. Ve asıl soru şu değildir: “Ben bir köpek istiyor muyum?” Asıl soru şudur: Ben bir köpeğin hayatında tüm evreni olabilir miyim?