Bu yazıyı okuyorsan, ya bir epilepsi hastalığıyla uğraşıyorsun ya da bir yakınının gözlerinin titreyen ışıklarda kaybolmasını izledin. Ve artık tıbbın verdiği ilaçların dışında bir "kapı" arıyorsun. Öyle bir kapı ki, bu dünyaya ait değil gibi. Belki de bu kapı hiç açılmadı senin için. Şimdi o kapıyı aralamaya geliyoruz. Ama önce sana anlatılmamış şeyleri duymaya hazır olmalısın.
Unutulmuş Bir Gerçek: Titreyen Zihinler ve Frekans Tuzağı
Epilepsi sandığın şey her zaman tıbbi bir arıza değildir. Kimi zaman, beyin frekanslarının dışsal bir frekansla çakışmasıdır. Modern bilim bunu “nörolojik elektriksel patlama” olarak tanımlar. Oysa eski öğretilerde bu anlar “yüksek varlıklar ile bağlantı anı” olarak bilinir. Antik Mezopotamya’da epilepsi hastalarına peygamber gibi davranılırdı. Çünkü bir anda başka bir boyuta geçtiklerine inanılırdı.
Ve bir sır daha: Osmanlı tıbbında epilepsi “cin akımıyla çakışan bilinç dalgası” olarak kaydedilmişti. Evliya Çelebi, Sarayburnu’nda bir epilepsi hastasının secdeye kapanarak 3 dakika boyunca konuşamadığını ama sonrasında hiç bilmediği Arapça kelimelerle dua ettiğini anlatır. Bunun bir hastalık değil, “dil dışı ruhsal sıçrama” olduğunu söyler. Günümüzde buna halüsinasyon diyorlar.
Gerçek Beyin Yanması: Ruhsal Taşmaların Fizyolojik Yüzü
Epilepsi nöbeti geçiren insanların çoğu, nöbet öncesinde bir tür “sezgi, ışık görme, koklama hissi” yaşadığını söylüyor. Beyin burada bir şey “çekiyor.” O şeyin ne olduğu hâlâ bilimsel olarak net değil. Ama bazı sufiler buna “Meclâ ışığı” der. Ve bu ışıkla karşılaşan ruh eğer hazırlıksızsa, beden ona elektriksel bir savunmayla yanıt verir.
Şimdi, sana bu çarpıcı gerçeklerin ardından verilmiş, neredeyse hiç bilinmeyen, yalnızca belli zümrelerce aktarılan bir dua vereceğim. Bu dua öyle bir düzeyde yazılmıştır ki, sadece hastalığa değil, hastalığın ardında yatan sırra da dokunur. Ama lütfen şu kuralı unutma: Bu duayı okurken dilinle değil, beyninle oku. Sesini değil, bilincini ver.
Epilepsi ve Nörolojik Hastalıklar İçin Unutulmuş Şifa Duası
Bismillahirrahmanirrahim.
Ya Rabbi, bu zihni ateş sarmışken, senin serinletici kudretine sığınıyorum. Hafızanın içinde kıvılcımlar çakıyor, düşünceler düğüm düğüm… Ya Şafi, sen titreşimi yarattın, sen onun üstüne çıkarsın. Zihnimin içine ulaş, o en uzak kıvrıma… oraya ki, hiçbir doktor bakmaz. Bana nurdan bir akım gönder, karanlık nöronlarımı yıkasın. Damarlarımda sıçrayan akımlar, senin ilminle düzene girsin.
Ya Nur, ya Fettah, ya Kafi.
Işığınla gözlerimi, açılışınla kapalı yollarımı, yeterliliğinle tükenen dermanımı kuşat. Sinir sistemime içinden gelen emirle denge ver. İçimde devinen bu bilinmezliği sadece sen çözersin. Çünkü bu beden benim değil, senin emanetin.
Rabbi inni messeniyed-durru ve ente erhamür-rahimin.
Rabbim! Bana dokunan bu sarsıntılar, senin susturduğun bir sır gibidir. Her çırpınışımda sana yöneliyorum. Eğer ruhum bedenime ağır geliyorsa, onu hafiflet. Beni bağışla. Beni dengele. Beni seninle yeniden hizala.
Ve salli ve sellim ala Seyyidina Muhammedin ve ala ali Seyyidina Muhammed.
Amin.
Uygulama Protokolü: Zihin Üzerine Dua Yerleştirme Tekniği
Zaman | Uygulama |
---|---|
Gece 03:33 | Göz kapalı, karanlıkta bu dua bir kere sesli, bir kere içinden okunmalı |
Nöbet geçtikten sonra | Vücut hâlâ sıcakken 3 Fatiha, ardından bu dua sessizce hastanın kulağına fısıldanmalı |
Dolunay geceleri | Saçların ıslakken bu dua aynaya bakarak okunmalı |
Cuma sabah ezanı vakti | 1 bardak suya 7 kere dua okunup içilmeli, su kalıntısı toprağa dökülmeli |
Son Bir Sır: Beyinle Dua Etmek
Bu duayı ezberleyip sesli okumak yetmez. Çünkü epilepsi sesle değil, titreşimle ilgilidir. O yüzden bu duayı gözlerin kapalıyken, kelimeleri kafanın içinde yavaş yavaş “düşünerek” tekrarlamalısın. Sanki beyninin içini okur gibi… Bu yöntem, eski Hint mistiklerinde “iç sesle kodlama” tekniği olarak bilinir ve nörolojik hastalıklar için kullanılırdı.
Beynine Söyle…
“Sen ben değilsin. Ben seni yönlendiririm.” İnsan bazen, beyninin emirleriyle hareket ettiğini sanar. Oysa gerçek dua, beynin ruh önünde diz çökmesidir. Şimdi diz çöktürme sırası sende. Bu duayı oku. Okudukça sadece kelimeler değil, sinir uçların da sana teşekkür edecek… Ve belki bir gün, nöbet değil; nur gelecek zihnine…