Bugün İspanya denilince akla Endülüs, Reconquista, İspanyol krallıkları ve belki biraz da Roma kalıntıları gelir. Oysa bu topraklar, görünenden çok daha fazlasını barındırır. Bazıları haritalarda hiç yer almadı. Bazıları öyle silindi ki isimleri bile başka halklara ödünç verildi. Bazıları ise kendi isteğiyle yok oldu. Çünkü hayatta kalmak değil, hatırlanmamak onların kaderiydi.
1. Tartessos: Haritada Yok, Hikayelerde Yaşıyor
Tartessos uygarlığı, M.Ö. 1000'li yıllarda bugünkü Endülüs’te yaşamış, Akdeniz’in en eski uygarlıklarından biri olarak kabul edilir. Ancak işin garibi şu: Hiçbir mezarları bulunamadı. Hiçbir tapınakları tam olarak kazılamadı. Ve yazıları yok. Vardı ama yok. Sanki kendi tarihlerini kendileri silmişlerdi.
Tartessoslular, altın ve gümüş işlemeciliğinde ustaydı. Fenikelilerle ticaret yaptıkları biliniyor. Hatta bazı antik metinlerde, bu uygarlığın altınla kaplı bir nehir kıyısında yaşadığı yazıyor. Bu nehir: Guadalquivir. Ancak 6. yüzyılda birdenbire yok oldular. Ne savaş, ne doğal afet, ne de istila… Sebep yok. Ama bir teori var:
“Tartessos halkı, doğayla öyle bir uyum kurdu ki, onu kirleten dış etkiler geldiğinde topluca çekildiler. Bu, bir göç değil; bir silinmeydi.”
2. Basklar: Var Ama Yok Gibiler
Bugün hâlâ yaşayan ama kimliği çözülemeyen bir uygarlık: Basklar. İspanya’nın kuzeyinde yaşarlar. Dilleri hiçbir Avrupa diliyle akraba değildir. Ne Latin, ne Cermen, ne Kelt. Tamamen izole. Antropolojik verilerde, kafatası şekilleri bile farklıdır.
Bu kadar izole bir halk nasıl hâlâ var? Çünkü dağlara çekildiler. İstilalara direndiler. Fakat onların da bir kısmı, tarihte iz bırakmadan yok oldu. Bazı taşlarda yalnızca çizgiler ve dairelerden oluşan alfabeler bulundu. Bu alfabelerin anlamı çözülemedi.
Bir teoriye göre, Bask halkının ataları “ön-Atlantik” denilen ve Avrupa’da antik dönemde var olmuş, ama tamamen unutulmuş bir halktan geliyordu. Bu halkın enerjetik yapılarla doğrudan iletişim kurduğu, taşların yalnızca bilgi değil, titreşim de taşıdığı düşünülüyor.
3. Iberler ve Keltiberler: Tarihin Bastırılmış Kodları
İber Yarımadası'na adını veren İberler de tarihten sessizce silinen halklardan biridir. Daha sonra Keltlerle karışıp Keltiberler hâline gelmişlerdir. Fakat bu karışımın ardından kültürlerinin büyük kısmı yok oldu. Özellikle dil, tamamen kayboldu.
İber yazısı hâlâ tam anlamıyla çözülemedi. Bazı alfabeler Latinceye benziyor ama bazıları tamamen şekillerden oluşuyor. Üstelik aynı yazı, farklı şehirlerde farklı anlamlara geliyor. Yani bu yazı sistemi bir şifreleme sistemiydi. Her kabile kendi şifresini yazıyordu. Eğer çözülürse, tüm İber mitolojisi yeniden doğabilir.
4. Sümerlerden Gelen Göçler ve Saklanan Kanatlar
Bazı bağımsız tarihçiler, İspanya'nın güneyine Sümer kökenli bir göç dalgası olduğunu savunur. Bu gruplar, beraberlerinde özel mühürler, gökyüzü haritaları ve bir tür “yüksek sesle okunmaması gereken dualar” taşımışlardır. Ancak İberler tarafından kabul görmeyince bu halk ya asimile oldu ya da içe kapanarak yok olmayı tercih etti.
Kazılan bazı taşlarda Sümerce’ye çok benzeyen işaretler bulunmuş, ama bu bilgiler yayımlanmadı. Çünkü bu, Batı tarih anlatısının kırılmasına neden olurdu.
5. Katolik Hegemonyası: Bilerek Unutturma Politikası
Reconquista’dan sonra yani Hristiyanların İber Yarımadası’nı Müslümanlardan geri almasıyla birlikte sadece Müslümanlar değil, daha eski inançlara ait her iz silinmeye başlandı. Pagan taşları, kayalıkların altına gömüldü. Hristiyanlaştırılamayan halklar ya sürüldü ya da “yokmuş gibi” sayıldı.
İspanyol Engizisyonu sırasında, sadece Müslümanlar ya da Yahudiler değil, “eski inancı hatırlayan” yerliler de yargılandı. Onların bildikleri, yazmadıkları her şeyle birlikte toprağa gömüldü.
6. Görünmeyen Uygarlık: Pirenler’in Altındaki Sırlar
Piren dağlarında mağaralara oyulmuş ama insan eliyle yapılmadığı sanılan bazı yapılar keşfedildi. Bu yapılar, içeriye yalnızca gün dönümünde giren bir ışıkla aydınlanıyor. Girişleri birer zaman koduyla mühürlenmiş gibi. Kimi tarihçiler bunların, “ışık diliyle yaşayan halklara” ait olduğunu söyler.
Bu halklar yazı değil, yankı ile iletişim kuruyordu. Mağaraların içinde sesin yedi kez yankılanması, bir tür 'doğrulama sistemi'ydi. Kim oldukları bilinmez ama bilinen tek şey, bugüne dek hiç kimsenin o mağaralarda gece kalıp da sabaha çıkamadığıdır.
Tabloda Kayıp Halklar ve Teoriler
Uygarlık | Kayıp Sebebi | Gizli Teori |
---|---|---|
Tartessos | Kendi kendini fesih, iz bırakmama | Altın titreşim koruyucularıydı, bilgi çalınmasın diye kayboldular |
Baskların ataları | Kendi izolasyonu | Atlantis sonrası hayatta kalan gruptu |
Keltiberler | Asimilasyon ve şifreli kültür | Yazı sistemleri çözülürse kozmik bilgi açığa çıkacak |
Silinmekle Kurtulmak Aynı Şey Değildir
İspanya’nın kayıp uygarlıkları, yalnızca yok olmadı; sessizliğe yatırıldı. Ama her kazı, her kazınan taş, her gece Pirenlerde yankılanan bir ses, onların hâlâ bir yerlerde saklandığını fısıldıyor.
Belki tarihin yeniden yazılması için kazılara değil, hatırlamaya ihtiyacımız var.