Karanlık vardı. Işık yoktu. Zaman yoktu. Mekan yoktu. Maddenin adı bile anılmamıştı. Bilinç varsa bile, kendine bakacak bir göz, düşünecek bir zihin henüz yaratılmamıştı. Sonra bir anda, hiçbir şeyin içinden her şey doğdu. Bilim buna Büyük Patlama diyor. Ama bu patlama gerçekten oldu mu? Olmadan önce ne vardı? Ve neden hâlâ kimse bu soruya tatmin edici bir cevap veremiyor?

Zihin duvarlarını zorlayacak, düşünceyi eğip bükecek bir yolculuğa çıkıyoruz. Ve sonda değil, tam da başta başlıyoruz: Başlangıçtan önce ne vardı?

Büyük Patlama Nedir, Gerçekten Oldu mu?

Bilimsel adıyla Big Bang Teorisi, yaklaşık 13.8 milyar yıl önce evrenin sonsuz yoğunlukta ve sıfır hacimde bir noktadan aniden genişlemeye başladığını öne sürer. Bu noktada zaman yoktur. Mekan yoktur. Sadece tekillik vardır. Sıfırın içinde sonsuzluk saklıdır.

Patlama dedikleri şey, aslında sessiz bir genişlemedir. Çünkü sesin yayılması için ortam gerekir. Ve ortam henüz oluşmamıştır. Yani o an, evrenin içinden değil, evrenin kendisinin doğduğu andır.

Ama işte tam da burada akıl karışır. Zaman yoksa, o an nasıl "olabilir"? An dediğimiz şey, zamanın içindedir. Peki zamanın olmadığı bir yerde "önce" ya da "sonra" ne anlama gelir?

Fizik Bunu Nasıl Açıklıyor?

Modern kozmoloji, Büyük Patlama’dan önceki evreyi açıklamakta zorlanır. Çünkü bugünkü fizik yasaları, o anın içinde çalışmaz. Genel görelilik ve kuantum fiziği, o tekillikte çöküşe uğrar. Yani bilgi biter, belirsizlik başlar.

Ancak bazı alternatif teoriler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Evren bir döngü içindedir. Büyük Patlama bir başlangıç değil, önceki bir evrenin çöküşünün sonucudur.
  • Evren bir çoklu evrenin ürünüdür. Bizim evrenimiz bir baloncuk gibi ortaya çıkmıştır, etrafında sonsuz başka evrenler vardır.
  • Büyük Patlama aslında bir kuantum sıçramadır. Hiçlikten değil, başka bir boyuttan enerji sızmıştır.

Ancak bu teorilerin hiçbiri tam olarak kanıtlanmış değildir. Çünkü o ana dair hiçbir fiziksel gözlem yoktur. Geriye dönüp o anı izleyemeyiz. Tıpkı doğmadan önceki ilk göz kırpmamız gibi; yalnızca var olmuş olabilir ama hatırlanmaz.

Peki O Zaman Neden Buna Bu Kadar İnanıyoruz?

Çünkü evren hâlâ genişliyor. Galaksiler birbirinden uzaklaşıyor. Bu genişlemenin geriye doğru izlendiğinde bir başlangıç noktasına vardığını görüyoruz. Bu nedenle, mantıksal olarak bir çıkış noktasının varlığı kabul ediliyor.

Ama o çıkış noktasında neyin, neden, nasıl "başladığını" bilmek mümkün değil. Hatta bilimin sınırları bu noktada zihnin sınırlarıyla birleşiyor. O yüzden bazı bilim insanları "fizik burada felsefeye teslim olur" der.

Dinler Büyük Patlama’ya Ne Der?

Bu noktada dinî metinler devreye girer. Ve ilginçtir, birçok kutsal kitapta evrenin bir anda yaratıldığı fikri mevcuttur. Kur’an’da, Tevrat’ta ve İncil’de evrenin bir başlangıcı olduğu açıkça belirtilir.

Kur’an’da Enbiya Suresi 30. ayette geçen şu ifade dikkat çekicidir:

"O inkar edenler görmediler mi ki, göklerle yer bitişik idi, Biz onları ayırdık..."

Bu ayet bazı yorumculara göre, evrenin bir tekillikten yaratıldığına işaret eder. "Bitişik" olanın "ayrılması", uzay-zamanın ilk genişlemesini çağrıştırır.

Tevrat’ta ise Yaratılış Kitabı şu cümleyle başlar:

"Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı. Dünya boş ve şekilsizdi. Karanlık, engin suların yüzündeydi."

Yani başlangıçta bir boşluk, bir karanlık vardır. Bu da büyük patlama öncesi hiçbirlik haline benzetilir. Ancak bu anlatılarda zaman Tanrı tarafından başlatılır. O yüzden "öncesi" Tanrı'nın dışında olan bir boyuttur.

Ya Büyük Patlama Hiç Olmadıysa?

Bazı bilim insanları, Büyük Patlama’nın bir yanılsama olduğunu savunur. Çünkü evrenin genişliyor olması, onun bir merkezden doğduğunu göstermek zorunda değildir. Belki de genişleme, evrensel bir nabızdır. Ve patlama değil, nefes alma gibidir.

Ayrıca karanlık enerji ve karanlık madde gibi henüz çözülememiş kozmik unsurlar, evrenin doğumu hakkındaki teorilerin tamamını alt üst edebilir. Belki de evren, bizim anlamadığımız bir sistemin içinde sonsuz kez yaratılıp siliniyor.

Ya da daha da ileri giderek şunu soralım:

Evrenin bir başlangıcı varsa, onu başlatan neydi? Eğer Tanrı ise, O zaman Tanrı'nın içinde bulunduğu sistemin dışında başka ne vardı? Eğer Tanrı zamanın dışında ise, neden zaman yaratıldı?

Hiçlik Mümkün mü?

Büyük Patlama’dan önce ne vardı sorusunun bir alternatifi de budur: Hiçlik. Ama buradaki "hiçlik" fiziksel değil, kavramsaldır. Çünkü insan zihni "hiç" kavramını tam anlamıyla algılayamaz. Her şeyin yok olduğu değil, hiçbir şeyin hiç olmadığı bir durumu düşünebilmek, insan aklının sınırlarını aşar.

Bu yüzden bazı filozoflar, Büyük Patlama’nın aslında hiçlikten değil, bilinçten doğduğunu öne sürer. Yani evren, önce bilinçte yaratılmış; sonra maddeye dönüşmüştür. Bu görüşler, Doğu felsefeleriyle ve tasavvufla da kesişir.

Belki de Biz Hiçlikten Doğmuş Bir Hayaliz

Belki de biz bir düşüncenin içindeyiz. Belki bu evren, bir zeka tarafından hayal edildi. Ve o hayalin içinde yaşayan, düşünen, sorgulayan varlıklarız. O zaman Büyük Patlama, düşüncenin ilk kıvılcımıdır.

O anda, her şey bir anda oldu. Ama o "bir an" zamanın içindeki bir an değil, bilincin kendisi olabilir. Ve biz hâlâ o kıvılcımın içindeyiz. Farkında olmadan.

Ve belki de bu yüzden, ne kadar geriye gidersek gidelim… hep duvara çarpıyoruz. Çünkü duvar, dış dünyada değil. Zihnin içinde.