Sular çekildi, gemi dağın tepesinde durdu. İçinden çıkanlar yepyeni bir dünyaya adım attı. Bu, kulağa masal gibi gelen ama hemen her kültürde karşımıza çıkan "büyük tufan" anlatısının son sahnesi. Peki ya bu anlatı gerçekse? Ya da daha karanlık bir ihtimalle… anlattıkları şeyin yalnızca yarısı doğruysa?
Hz. Nuh: Tarihsel Bir Karakter mi, Arketipsel Bir Anlatı mı?
Tarihte Hz. Nuh adında biri yaşamış olabilir mi? Bu soru tek başına fazla sade. Asıl soru şu: Aynı Nuh, neden hem Tevrat’ta, hem Kur’an’da, hem İncil’de, hem de Sümer mitlerinde farklı ama benzer şekillerde geçiyor?
Sümer tabletlerinde Ziusudra, Babil'de Utnapiştim, Tevrat’ta Noah, Kur’an’da Nuh… Hepsi bir tufanı anlatıyor. Hepsi insanlığın bozulduğunu, Tanrı'nın müdahale ettiğini ve bir kurtuluş gemisiyle temiz bir başlangıç yapıldığını söylüyor.
Peki bu kadar farklı kültür, neden aynı hikâyeyi farklı isimlerle anlatıyor? Ya aynı olayı yaşadılar, ya da aynı korkuyu taşıdılar: Her şeyin bir anda bitmesi korkusu.
Dünya Gerçekten Sıfırlandı mı?
Tufan hikâyeleri, sadece dinî metinlerle sınırlı değil. Orta Asya mitlerinden, Kızılderili halk anlatılarına kadar dünyanın dört bir yanında benzer anlatılar var. Ve bu hikâyelerin birçoğu, garip bir şekilde tek bir şeyde birleşiyor: Su.
İnsanlık tarihinde yaşanmış büyük sel felaketlerinin izi arkeolojik olarak da sürülebiliyor. M.Ö. 5600 civarında Karadeniz havzasında yaşanan büyük taşkın, bazı jeologlara göre bir tufan benzeri olaya neden olmuş olabilir. Karadeniz'in tatlı su gölü iken, ani bir yükselişle Akdeniz’den tuzlu suyun içeri dolduğu, kıyılarda yaşayanların tamamını yerinden ettiği düşünülüyor.
Ama bu bile tüm dünyayı su basması anlamına gelmez, değil mi?
Ya Yalnızca “Dünya” Dediğimiz Yer, Küçük Bir Coğrafyaysa?
Kur’an’daki "tüm yeryüzü" ifadesi gerçekten tüm gezegeni mi anlatıyor? Yoksa o zamanki insanların gözünde “yeryüzü”, içinde yaşadıkları vadi, şehir ya da birkaç günlük mesafeden ibaret miydi?
Belki de Nuh, gerçekten yaşamış biriydi. Belki de içinde bulunduğu toplumu kurtardı. Ama biz zamanla bu anlatıyı evrensel bir boyuta taşıdık. Belki o “dünya” sadece Mezopotamya’ydı.
Gemideki Hayvanlar: Bilim Dışı mı, Sembolik mi?
Her hayvandan bir dişi bir erkek… Bu anlatı biyolojik olarak neredeyse imkansız. 2 milyon türü barındıracak bir gemi mi? Hayır. Ama ya bu hikâye her türün özünü sembolize ediyorsa?
Bazı araştırmacılar, “gemideki hayvanlar”ın aslında toplumsal karakter özelliklerini simgelediğini savunur. Kurnaz tilki, sabırlı deve, sadık köpek… Bu özellikler yeni toplumda yaşasın, yok olmasın diye taşınmış olabilir mi?
İlginç Bir Detay: Sümer Tabletleri Nuh’tan Önce Yazıldı
Gilgameş Destanı’nda Utnapiştim, tıpkı Nuh gibi bir tufandan kurtuluyor. Ama sorun şu: Bu destan, Tevrat’tan yaklaşık 1000 yıl önce yazıldı. Yani Nuh anlatısı, daha eski bir anlatının yeniden şekillenmiş hali olabilir.
Ziusudra, tanrılardan tufanı öğrenir, büyük bir gemi yapar, hayvanları toplar, tufandan kurtulur ve tanrılar tarafından ölümsüz kılınır. Tıpkı… Nuh gibi.
Bilim Ne Diyor?
Bilimsel verilere göre, dünya çapında her yeri kapsayan bir tufan yaşanmadı. Ancak yerel, büyük çaplı seller yaşandı. Bazı araştırmalar, bu felaketlerin halk hafızasında mitolojik anlatılara dönüştüğünü savunur.
Ama asıl çarpıcı olan şu: İnsanlık, binlerce yıldır neden hep aynı korkuyla yaşıyor? Neden hep suyla gelen bir yok oluşa karşı bir gemi hayali kuruyoruz?
Dünya Daha Önce de Sıfırlandı mı?
Bilimsel olarak evet. Dünya defalarca sıfırlandı. Dinozorlar yok oldu, buzullar geldi, devasa volkanik patlamalar oldu, göktaşları çarptı… İnsanlık öncesi pek çok kez sıfırlanma yaşandı.
Peki ya insanlık tarihi içinde de sıfırlanmalar olduysa? Kayda girmemiş, unutturulmuş, çöl kumlarının altına gömülmüş medeniyetler varsa?
Ya Nuh Tufanı yalnızca bir tanesi ise…
Bilinmeyenler Daha Yeni Başlıyor Olabilir
Bazı teorilere göre, tufan sonrası gelen uygarlık sıfırlamasında insanlar bilgi ve teknolojilerini kaybetti. Atlantis kıtası, Mu kıtası, yok olan şehirler… Belki de her biri Nuh’un yaşadığı felaketin bir başka versiyonuydu.
Arkeologların sular altında keşfettiği yapılar, bilinen tarihle uyuşmayan kalıntılar, binlerce yıl geriye dayanan teknolojik izler… Bunların hepsi başka bir anlatıya işaret ediyor olabilir.
Sonra Ne Oldu?
Tufan bitti. Gemi durdu. İnsanlar indi. Yeni bir dünya kuruldu. Ama o ilk dünya… silindi. Hatıralarda yok oldu.
Ve biz şimdi… hâlâ sormaya devam ediyoruz:
Tufan gerçekten yaşandı mı, yoksa yalnızca bizim içimizdeki tufanları anlatan bir metafor muydu?
Ya da daha korkutucu olan şu olabilir:
Biz tufanı yaşamadık henüz. Yolda olabilir.