O, Persleri dize getirdi. Mısır’a tanrı gibi girdi. Hindistan’a kadar yürüdü. Ama sonra bir gün… ansızın öldü. Ve işin tuhaf yanı şu: Onun kadar büyük bir adamın mezarı yok. Evet, yanlış okumadın. Büyük İskender’in mezarı hâlâ bulunamadı.
Tarihin en büyük askeri dehası, 20 yaşında imparator olan adam, öylesine kayboldu gitti. Hiçbir hükümdar onun kadar çok fetih yapmadı, ama hiçbiri de onun kadar "ölümünden sonra" gizem yaratmadı. Çünkü İskender’in mezarı bir yerlerde. Ama nerede?
Ölüm Yeri: Babil
M.Ö. 323 yılında, henüz 32 yaşındayken Büyük İskender, Babil’de hastalanır. Ateş yükselir, konuşamaz olur, 11 gün boyunca ateşler içinde yatar… ve ölür. Sebep? Hâlâ tartışmalı:
- Sıtma mıydı?
- Alkol zehirlenmesi mi?
- Veba mı?
- Yoksa zehirlendi mi?
Ama ne olursa olsun, sonrası çok daha karışık: Bedeninin mumyalanması, cenazesinin nereye götürüldüğü ve MEZARININ nerede olduğu… tarihin en büyük muammalarından biri hâlini aldı.
İlk İpucu: Mısır’a Götürüldü
Antik kaynaklar, İskender’in naaşının altın tabutla Mısır’a götürüldüğünü söyler. Ptolemaios (İskender’in komutanı) cesedi kaçırır ve memleketi Mısır’a götürür. Orada, kurduğu İskenderiye kentinde bir türbeye gömüldüğü söylenir. Ama kimse tam yerini bilmez.
Strabon (Yunan tarihçi) mezarı görmüştür der. Sezar da ziyaret etmiştir. Hatta Augustus da ona çiçek bırakmıştır. Ama sonra bir anda… kayıp.
Tahmin Edilen Mezar Yerleri
- İskenderiye: En kuvvetli aday. Ama şehir depremlerle harap olmuş, deniz altında kalmış olabilir.
- Siwa Vahası (Mısır): Tanrısal bir "geri dönüş" için gömüldüğü kutsal yer.
- Memphis: Mısır’ın kadim başkenti. Bazı kaynaklar ilk mezarın burası olduğunu iddia eder.
- Amfipolis (Yunanistan): 2014’te keşfedilen büyük mezar buraya mı ait?
- İran’ın içleri: Persler mezarı çalmış olabilir mi?
- Yer altı sığınakları: Hâlâ bir tarikat tarafından korunan kutsal bir alan olabilir mi?
2014 Amfipolis Keşfi: Yoksa Mezar Orası mı?
Yunanistan’da bulunan Kasta Tümülüsü, şimdiye kadar Balkanlar’da keşfedilen en büyük mezar. İçinde sfenksler, Karyatid heykelleri, mozaikler… Devasa bir giriş. Tören yolu. Gizlenmiş bir yapı. Ama mezar sahibi hâlâ kesin değil.
Bazıları "İskender’in generali", bazıları "annesine ait", bazıları da "İskender’in kendisi" olduğunu iddia ediyor. Ama hiçbir DNA, hiçbir yazıt, bunu kesinleştiremedi. Yani hâlâ sadece "belki".
Şaşırtıcı Teori: Mezar Hiç Yapılmadı!
Bazı tarihçiler ise olayın tamamen tersini düşünüyor:
- İskender’in ölümü, aslında sahteydi.
- Ceset hiç mumyalanmadı, çünkü ceset yoktu.
- O, kutsal bir figür olarak "tanrılaştı" ve mezarsız bırakıldı.
- İnsanlar onun geri geleceğine inansın diye mezar yapılmadı.
Tıpkı Arthur’un geri döneceğine inanan İngilizler gibi, tıpkı Mehdi’yi bekleyen halklar gibi, İskender de ölümsüzlük için toprağa değil, zihne gömüldü.
Komplo mu? Bilinçli Unutuluş mu?
İskender’in mezarı neden bulunamıyor olabilir?
- Birileri onu kasıtlı olarak tarihten sildi mi?
- Çok fazla güç toplandığı için mezarı yok mu edildi?
- Mezar aslında bulundu ama açıklanmadı mı?
Kimi teorilere göre 20. yüzyılın başında İngiliz arkeologlar bir mezarı buldu ama "içindekinin kim olduğunu açıklamadı." Çünkü İskender’in mirası hâlâ tehlikeli. Bir halk onu sahiplenirse, ideolojik güç elde eder.
Gerçek Mi, Efsane Mi?
Bugün İskender’in mezarı sadece taşlarla değil, spekülasyonla dolu. Ve bu mezar, aslında sadece bir yer değil: Bir zihin oyunu, bir siyasi güç kaynağı, bir kolektif hafıza kırılması.
Onu bulmak, sadece tarihî bir bulgu değil, bir sembolün yeniden uyanışı olabilir. Ve belki de bu yüzden… Bu mezar hiçbir zaman "bulunamayacak."
Ve Belki de Asıl Soru Şu:
"Büyük İskender’in mezarı kayıp mı, yoksa bizden mi gizleniyor?" Belki biz hâlâ yanlış yerde arıyoruz. Belki o, hâlâ yürüyordur. Belki de… hiç ölmemiştir.
