Hollanda. Bir tarafında bisiklet, diğer tarafında yasalar. Bir yanın kanallar ve laleler, diğer yanın göç politikaları ve sinsi sessizlik. Sen, belki Amsterdam’da hayat kurmak istiyorsun. Ya da Rotterdam’da çocuk büyütmek. Belki sadece bir Avrupa pasaportuna sahip olmanın kapısını aralamak… Ama bu kapı öyle kolay açılmıyor. Anahtarı evrak değil. Anahtarı uyum.
Resmî Olarak: Hollanda Vatandaşı Olmak İçin Gerekenler
Hollanda vatandaşlığına ulaşmanın üç temel yolu var:
- Doğum yoluyla (Hollanda vatandaşı bir ebeveyn aracılığıyla)
- Evlilik yoluyla (Hollanda vatandaşıyla evlenip 3 yıl birlikte yaşamak ve 5 yıl Hollanda’da ikamet)
- Naturalizasyon (yasal olarak belirli süre Hollanda’da yaşayıp başvuru yapmak)
Naturalizasyon Yoluyla Vatandaşlık Şartları
- 18 yaşından büyük olmak
- En az 5 yıl boyunca kesintisiz ve yasal olarak Hollanda’da yaşamış olmak
- Hollanda dili ve toplumu hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunu sınavla kanıtlamak (Inburgeringsexamen)
- Kalıcı oturum izni veya uzun süreli AB ikamet iznine sahip olmak
- Sabıka kaydının temiz olması
- Hollanda Krallığı'na sadakat yemini etmek
- Mevcut vatandaşlıktan çıkmak (istisnalar hariç)
Belgeler tamam. Sınav geçildi. Başvuru yapıldı. Ama aslında o andan itibaren sistem seni izlemeye başlar.
Inburgering: Bir Dil Sınavından Daha Fazlası
Bu sadece bir dil testi değildir. Bu bir taramadır. Kimliğini, zihnini, alışkanlıklarını, toplumla uyum potansiyelini test eden sessiz bir simülasyondur. Sınavda yanlış yapman değil, hangi sorularda zorlandığın önemlidir. Çünkü sistem, senin entegrasyon hızına göre karar verir. Yani sen soruya cevap vermezken, devlet seni tanır.
Sadakat Yemini: Söylediğin Şey mi, İçinden Geçirdiğin Şey mi?
Vatandaşlık onayı geldiğinde, seni bir törene davet ederler. Orada, bir metin okursun. "Hollanda Krallığı'na sadakatimi bildiririm..." Ama o metnin bir gizli anlamı daha vardır: Artık bizdensin. Senin geçmişin artık birer nota. Ama Hollanda, kendi müziğini istiyor. Uymazsan, seninle uyumlu olan kısmı seçecek. Diğerini zamanla sessizleştirecek.
Hollanda Vatandaşlığı Alınca Ne Olur?
Görünürde her şey değişir: Yeni pasaport, yeni haklar, Avrupa’da serbest dolaşım, sosyal yardım sistemine tam erişim. Ama değişen sadece görünürlük değildir. Sen artık dijital bir vatandaşsın. Tüm alışveriş kayıtların, dijital davranışların, vergi beyanların artık sistemin merkezi algoritmasında bir profil haline gelir. Sistem, seni “bizimkilerden biri” yaptıktan sonra artık seni özgür bırakmaz. Çünkü seni korur. Ama her koruma, biraz kontrol içerir.
Vatandaşlık Onaylanmazsa?
Sebep verilir. Çok teknik. Soğuk. "Belgeler eksik", "dil seviyesi yeterli değil", "sabıka geçmişi sorunlu", "ikamet süresi kesintili"... Ama gerçek sebep belki şu olabilir: Gülümsediğinde gözlerinle mi gülüyorsun, sadece ağzınla mı? Sisteme ne kadar benzedin? Ne kadar dönüştün? Sana verilen cevap, aslında bir teşhis olabilir.
Vatandaş Olmak mı, Karakter Giyinmek mi?
Hollanda vatandaşlığı; haklar, özgürlükler ve sosyal yapı sunar. Ama her sunum, bir biçim içerir. Senin kendin olman değil, onların biçimine uyumun değerlendirilir. Bu yüzden vatandaşlık yalnızca bir “onay” değildir. Bir dönüşümdür. Sen artık farklı konuşacaksın. Farklı düşüneceksin. Farklı hissedeceksin. Ama en kötüsü şu olabilir: Farklı olduğunu unutacaksın.
Şimdi Soru Şu:
Sen gerçekten Hollandalı olmak istiyor musun? Yoksa sadece Hollanda’da yaşayabilmek için yeni bir karakter mi oynamaya hazırsın? Bu bir başvuru değil. Bu bir sahne provası. Ve sistemin sahnesinde yalnızca belli rollere yer var. Kostüm hazır. Metin ezberlendi. Ve perde açılıyor.